İçten içe taşıdığın o derin gizlerin sanki bana aşikardı.
Ruhundaki o çocuk sanki benim içimde koşup oynuyordu.
O ıssız hüznün sanki benim gökyüzüme dağılan yıldızlardı. Ruhundaki o sisi, tehtitkar kaygılarını, ikircikliğini, sessizce döktüğün gözyaşının gölgelerini, sana olan sevgimden bir ışıkla nasıl da delip geçmek isterdim. Ama yokluğunun o büyük boşluklarında soluyamadığımı nereden bilecektin
Ruhundaki çocuğun masumluğunu gülüşünde seyretmeyi sevdiğimi, Çiçeklere benzeyen utangaçlığını çiçeklerden çok sevdiğimi nereden bilecektin.
Özlemimle
göğü saçların bilen kuşlar büyüttüm sana,
sevdamda kokunu bahar bilen çiçekler yetiştirdim.
Şimdi ben olmasam da
en çok da olmadığım yerlerde hasretim sana..