"Ben kül olmuş bir ozanım,
Kül olasın ey Sivas...
Yangınlarda uyandı canım,
Ah yanasın ey Sivas...
...
Öldüm sevdalar uğruna,
Yıkılasın ey Sivas...
Türkümüz kalsın yarına,
Savrulasın ey Sivas..."
Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
Bir türkü çığlıkla ateşe düştü
Kuytu bir köşede bir çiçek küstü
Döktü yaprağını boynunu büktü
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz
Bilmez misin ki türküler yanmaz
Günü gelir sanma hesap sorulmaz
Dayanır kapına Pir sultan ölmez
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz
Güllerim yandı yüreğim dayanmaz
#unutMADIMAKlımda #2Temmuz1993
Tarihler 1 Temmuz 1993 idi. 4. Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivast'taydık. Daha şehre gelmeden, özellikle benim hakkımda bildiriler yayımlanmaya başlanmış, hedef gösterilmiştim. İlk günlerden itibaren gerginlik had safhadaydı. 2 Temmuz günü ise yerel gazetelerde kullanılan sözler, binevi olacakların habercisiydi.
" Röportaj yapmaya
Sıradan bir tarih değildir, 2 Temmuz.
Sivas Katliamı'nı unutma, unutturma!
* * *
Otelin adı, yaylalarda açan çiçekti, Madımak'tı.
Otelin içindekilerse ülkenin yazarları, şairleri, araştırmacıları, ozanları, karikatürcüleri, tiyatrocuları, semahçıları...
8 saat süren bekleyişin sonunda bir kibrit çakıldı.
35 eli kolu bağlı insan alev alev can