Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Başarı
Başarı, çoğu insanın 30 saniyede vazgeçebildiği bir şeyi anlamak için 22 dakika uğraşacak kadar inatçı, azimli ve istekli olmanın bir işlevi.
Eğer iki özellik birbirlerine bağlı bir şekilde değişme eğilimi gösteriyorsa buna ilişkisel (korelasyonal) denir. Örneğin insan boyu ağırlığıyla ilişkilidir çünkü boy arttıkça ağırlık da artmaya meyleder. Okulda alınan notlar zekayla ilişkilidir çünkü akıllı insanlar daha yüksek notlar almaya meyillidir. Ancak iki şey arasında ilişki olması, birinin diğerinin illaki sebebi olduğunu kanıtlamaz. Örneğin birbirinden 30 km uzaktaki iki kasabanın saat kuleleri olduğunu düşünün. Sürekli olarak, birinin saat kulesi çaldıktan 1 dakika sonra ötekinin saat kulesi çalıyor. Bu durum birinci kasabanın kulesinin çalmasının ikinci kasabanın saat kulesinin çalmasının sebebi olduğu anlamına gelmez. Bu yüzden bilimciler böyle bir ilişkiyi test etmek için yöntemler kullanırlar. Örneğin saat kulesi örneğinde birinci kasabanın saatini durdurup diğerinin de onu izleyip izlemediğine bakacaklardı.
Reklam
Kanada'da yapılan çalışmada, prostat kanserinden kurtulanlar için günde yalnızca 30 dakika yürüyüş yapmalarının faydala­ rına da yer veriliyor. Journal of the American Medical Association'da ya­ yımlanan bir çalışmaya göre, makul seviyede egzersiz yapan ve meme kan­ serinden kurtulan hastalar için hastalığın nüksetme riskinin %50 azaldığı, hatta daha çok egzersiz yapanlar için bu oranın daha da arttığı keşfedildi. Araştırmacılar aynı zamanda, düzenli fiziksel hareketin meme ve prostat kanserinden kurtulanların kanser hücrelerinin yayılması için daha az elve­ rişli bir ortam yarattığını ve aerobik hareketlerin tümörleri kemoterapinin etkilerine karşı daha zayıf hale getirdiğini ortaya koydular
Maymunlarda kısıtlı da olsa özgür irade mi var o zaman baya garipmiş
Çoğumuz masada oturmuş şeker yememeye çalışan eğlenceli çocuk videoları görmüşüzdür – bazısı gizlice yalar, küçücük bir ısırık alır ya da baştan çıkmamak için başını başka tarafa çevirir. Güdü denetiminin en açık sınavı budur. Çocuklara o şekeri yemezlerse kendilerine ikinci bir şeker verileceği söylenmiştir. Bu “gecikmeli tatmin” primat akrabalarımızda da sınanmıştır. Mesela şebekler, bir muz dilimini yemezlerse daha büyüğünü alacaklarını biliyorlarsa o dilimi yemezler. Ya da bir şempanze içine 30 saniyede bir şeker düşen bir kabı sabırla seyreder. İstediği zaman kabın haznesini söküp içindeki bütün şekerleri yiyebilir ama o zaman başka şeker gelmez. Ne kadar uzun zaman beklerse o kadar çok şeker alacaktır. Maymunlar da bu testte çocuklarla hemen hemen aynı başarıyı gösterir ve tatmini 18 dakika kadar erteleyebilir. Etrafta kafalarını dağıtacak oyuncaklar varsa daha uzun süre beklerler. Çocuklar gibi baştan çıkmaya direnmek için kafa dağıtacak bir şey ararlar. Kendi arzularının farkında oldukları ve bunları bile isteye kısıtladıkları anlamına mı gelir bu? Eğer öyleyse özgür iradeye yaklaşıyoruz demektir!
Bazen matematikte başarılı olmayı doğuştan sahip olunan bir yetenek olarak düşünüyoruz. Bu yeteneğe ya sahipsinizdir ya da değil. Oysa Schoenfeld’e göre, yetenekten çok, tavır niteliğinde. Çabalamaya istekliyseniz matematikte ustalık kazanıyorsunuz. İşte Schoenfeld’in öğrencilerine öğretmeye çalıştığı da bu. Başarı, çoğu insanın 30 saniyede vazgeçebildiği bir şeyi anlamak için 22 dakika uğraşacak kadar inatçı, azimli ve istekli olmanın bir işlevi.
Reklam
İNSAN İSTERSE, HER DURUMDAN KURTULMANIN BİR YOLUNU BULUR!
Biraz da gülelim! İki rahibe yolda yürümektedir. Biri matematikçi, diğeri mantıkçıdır. Bir akşam karanlıkta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantıklıya dönerek, "Yaklaşık 20 dakikadır bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklaşıyor, şu anda aradaki mesafe 50 metre," der. Bunun üzerine mantıklı rahibe bunun tek mantıklı açıklamasının olabileceğini, adamın kendilerine tecavüz etmek istediğini, bu yüzden daha hızlı yürümeleri gerektiğini belirtir. Rahibeler daha hızlı yürümeye başlarlar. İki dakika sonra matematikçi rahibe, "Adam da hızlandı ve aradaki mesafeyi kapatıyor, şu anda 30 metre arkamızda. O zaman mantık olarak koşmamız gerekir," der. Rahibeler koşmaya başlar. Birkaç dakika sonra matematikçi rahibe sağa, mantıklı rahibe sola doğru koşmaya başlar. Matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulaşır ve telaş içinde beklemeye başlar. Aradan 40 dakika geçtikten sonra mantıklı rahibe gelir. Matematikçi sorar: -Ne oldu, ne yaptın? -Adam beni takip etti, artık mesafe üç-beş adıma kadar azalmıştı, mantık olarak daha fazla koşmanın anlamı yoktu... -Eeee... -Mantık olarak ben durdum, adam da durdu! -Sonra? -Mantık olarak ben eteğimi kaldırdım o da pantolonunu indirdi! -Peki daha sonra?! -Sonra mı? Ne olabilir ki? Eteğini kaldırmış bir rahibe pantolonunu indirmiş bir adamdan daha hızlı koşar.
“Oturduktan 30 dakika sonra metabolizma yüzde 90 yavaşlar. Kötü yağ arterlerinizden kaslarınıza, yani yakılacakları yere hareket eden enzimler yavaşlar. Ve iki saat sonra, iyi kolesterol yüzde 20 düşer. Bir beş dakika kalkmak bir şeyleri yeniden başlatacaktır.''
Fırınlarda kadın erkek binlerce kişi diri diri yakılmış, Küllerinden sabun yapılmıştı. kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yakılmıştır, yağ miktarları farklı olduğu için kadınlar 25-30 erkeklerse 15-20 dakika süre ile yakılmıştır. Kadın vücudu daha yağlı olduğu için ve ya pılan araştırmalar sonucu bu küllerin sabun olarak kullanıldığı tespit edilmiştir.
Sayfa 341 - Erasmus yayınlarıKitabı okudu
Başarı, çoğu insanın 30 saniyede vazgeçebildiği bir şeyi anlamak için 22 dakika uğraşacak kadar inatçı, azimli ve istekli olmanın bir işlevi.
Reklam
Acaba bu yazdıklarımı size göndermesem, silsem mi?.. Bana bunu düşündüren şey, gözlerinin dolup taşması. Anlayamadığım bir nedenle ağlıyorum şu an. Kadın ile erkek arasındaki farkın matematiksel bir kesinlik, fiziksel bir aşikarlık, kimyasal bir kesafet arzetmesi sinir bozucu. Bir Alman üniversitesindeki uzman göz doktoru Elisabeth Messmer'in araştırmasına göre kadınlar yılda 30 ila 64 kez ağlıyormuş. Erkekler ise 6 ila 17... Kadının ağlaması 6, erkeğinki 2 dakika sürüyormuş. Sizce gözyaşı dökmediğimiz zamanlarda da ağlıyor muyuzdur? "Dünyada akan gözyaşı miktarı sabittir. Biri ağlamayı kesince, diğeri başlar" yazmış Samuel Beckett.
Sayfa 249Kitabı okudu
Emeği ile 30 alan bir öğrenci de en az emeği ile 90 alan öğrenci kadar iltifatı hak etmektedir.
Şeker ve şekerlik gıda tüketiminin bağışıklık sistemini zayıflattığı gösterilmiştir. Şekerin olumsuz etkileri ağızdan içeri girdikten sonra ki 30 dakika içinde başlar ve 5 saat boyunca devam eder. Akyuvarların yabancı maddeleri parçalama desteklerini yarı yarıya azaltır düzenli olarak şeker tüketilmesi Bağışıklık sisteminin kronik olarak baskılanmasına yol açar şekeri Hayatınızdan çıkarın ve çocuklarınızı şekere alıştırmayın çocuklarınıza Gazlı içecekler ve gazozlar içermeyin meyve suyu Şekerdir uzak durun.
Mustafa Kemal saatine baktı ve hemen hemen 4.30 olduğunu gördü. Birkaç dakika sonra ortalık aydınlanacak ve düşman birbirine yakın kümelenmiş duran Türk askerlerini görebilecekti. Eğer görür ve ates açarsa, saldını suya düşerdi. Mustafa Kemal ileriye doğru koştu. Tümen komutanı da yanına geldi. Oteki subaylarla bir arada erlerin önünde durdular. Mustafa Kemal, siperler boyunca ilerleyerek alçak sesle erlere talimat verdi: "Askerlerim, karşınızdaki düşmanı mutlaka yeneceğiz. Yalnız acele etmeyin. Ben önden gideceğim. Kırbacımı kaldırır kaldırmaz hepiniz ileri atılın." Öteki subaylara da erlere aynı işareti vermelerini söyledi. Sonra, birkaç adım ilerledi ve kirbacın kaldırdı. Bir an içinde, erler süngü takmış, subaylar kılıçlarını çekmiş olarak, sonradan kendi anlatuğına göre, "aslanlar gibi" karanlığın içine atıldilar. Bir an sonra düşman siperlerinden yalnız, "Allah!"" sesleri duyuluyordu. Ingiliz askerleri, silaha davranmaya bile vakit bulamamışlardı...
Sayfa 119 - Altın KitaplarKitabı okuyor
711 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.