A.H.A.H.
Herkes şeytan değildir ama hiç kimse de melek değildir. •316•
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivâyet edilen hadîs de şöyledir: "En çok günah işleyenler, en çok mâlâyânî konuşanlardır." Zîrâ bu onu helâl olmayan yalan, gıybet vb. şeylere sürükler. Birgivi, et-Tarikatü'l-Muhammediyye, s. 314-316.
Sayfa 343 - OĞLU HAMMÂDA VASİYYETİ.Kitabı okuyor
Reklam
... Para ekonomisi, büyük ölçüde dağılmıştır; ekonomik kontrol, büyük malikânelerin elindedir ve yöneticinin başkentin yakınlarındaki özel malikâneleri, kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturur. Büyük toprak sahipleri, kendi silahlı birliklerini toplamıştır ve göçebe kabileleri, paralı asker olarak tutmuştur. Bu askeri güçler kendi oportünist ittifaklarını kurduğunda, ismen merkezileşen devlet tekrar parçalanmıştır. Bu yüzden, Hunların orduları Kuzey Çin’i 309-316 yılları arasında ele geçirmiştir; büyük bir yıkım ve nüfus kaybı yaşanmıştır. Birçok Çinli, Çin 589 yılında Sui hanedanlığı tarafından yeniden birleştirilene kadar bağımsız bir devletin varlığını koruduğu güneye kaçmıştır. Güney Çin, önemli bir ekonomik gelişme kaydetmiştir ama merkezi devletin askeri ve idari gücü zayıftır ve ekonomik kontrol, büyük otarşik malikânelerin elindedir. Bu dönem boyunca ayaklanmalar ve iç savaşlar yaşanmıştır ve beş kez hanedanlık ismi değişikliği olmuştur. Buna karşın Kuzey Çin sık sık Hunlar, Türkler, Moğollar veya Tibetlilerin kavim koalisyonları temelinde savaşan devletler arasında bölünmüştür. Toba (Türk) İmparatorluğu diğer kuzey devletlerinin birçoğunu zaptettiğinde, yaklaşık olarak 440’tan 530 yılına kadar kuzeyde oldukça önemli bir birleşme dönemi yaşanmıştır.
Sayfa 202Kitabı okudu
320 syf.
·
Puan vermedi
Biraz psikolojik olarak farklı bir kitap. 316 sayfa ama beni derinden etkiledi. Şehirde şiddet olaylarına her geçen gün bir yenisi ekleniyordu.Hayatımızda nasıl olaylar hep haberler cinayet haberleri,adam öldürme ölüm haberleri vesaire aynı onun gibi. Olayların seyri yalnız değişiyor bu olaylar günlük tekrarlanıyor. Herkes her gün bir yakınını öldürüyor... Başa çıkılmaz bir hale geldiğinde evde karantina oluyor. Sokağa çıkma yasağı getiriliyor. Herkes birer katile dönüşmüş gibi. Hızla yayılan bir salgın. Çeşitli yazarların yorumuyla okunabilir, tavsiye ederim. Bu tür kitaplara alışık değilim ama beğendim. Kitabın devamı gelecek diyor ama bence de bir yerde sonlandırılmalı.
Salgın
SalgınDavid Moody · Artemis Yayınları · 201568 okunma
Muhammed b. Ka'b naklediyor: "Resûl-i Ekrem bir defa: 'Şu kapıdan ilk girecek olan cennet ehlinden (cennetliklerden) biridir!' buyurdu. Biraz sonra Abdullah b. Selâm içeri girdi. Ashab-ı kiram,Resûlullah'ın (sas) bu müjdeli haberini kendisine bildirdi ve hangi ameli ile bu dereceye kavuştuğunu sordu. Abdullah b. Selâm ise: 'Ben zayıf bir kimseyim. Benim en kuvvetli ümidim kalp selameti, yani kimseye karşı içimde kötülük beslememem ve boş sözleri terk etmemdir. Bundan başka (beni kurtaracağından ümitli olduğum) bir amelim (işim) yoktur.' diye cevap verdi." [ibn Receb, Câmiu'l-ulum ve'l-Hikem, I, 316] Efendimiz'e Abdullah b. Selâm'ın bu sözü ulaşmış ve Efendimiz bu sözü tasdikleyerek altına nübüvvet mührünü vurmuştu. Bu ne demek biliyor musunuz? "Yüreğinizde hiçbir mümine kin beslemeyin, haset etmeyin; yüreğiniz geniş olsun, bu geniş yürek de cennet kazanmanıza vesile olsun." Bu müjdeyi Allah Resûlü'nden doğrudan alan bahtiyarlardan olamayabiliriz ama Efendimiz bir amele bağlı olarak bir müjde veriyorsa o müjde bizim için de geçerlidir Allah'ın izniyle.
“Allah'ım! Kalplerindeki üzüntüleri gider. Musibetlerinden dolayı mükâfatlandır. Şehitlerin geride bıraktıklarına güzel muamelede bulunacak iyi halefler eyle” Vâkıdî, I, 316
Sayfa 429
466 öğeden 641 ile 466 arasındakiler gösteriliyor.