HERKESİN BİR ROMAN YAZABİLECEĞİNE İNANDIĞI DÖNEM
Roman en kolay yakılan sanat biçimidir. On dokuzuncu yüzyılın ortasında, kasabamızın tüm sakinleri -tüm erkek, kadın ve çocuklar- en az bir roman yazabilecekleri kanısına vardılar. Buna muhtemelen, her ayın üçüncü Pazar gününde kasaba meydanına bir araba dolusu kitap getirip işbu kitapları ‘Sözcükler’in değerli sözde alemleri, mucizeler yaratan sarmallar çığırtkanlığı eşliğinde satan gezgin Çingene satıcı yol açmıştı. Seçilmiş Halk'ın dudaklarına ‘Ben de yapabilirim'den öte başka ne yakışırdı ki?
1850-1853 arasında yedi yüzü aşkın roman yazıldı. Biri şöyle başlıyordu: Ne zamandır düşünmemiştim bu rüzgarlı sabahları. Bir diğeri: Herkesin ilk seferini hatırladığı söylenir; ben hatırlamıyorum. Bir başkası: Cinayet pis bir iştir, ona kuşku yok tabii ama insanın kardeşini öldürmesi bilinen suçların en beteridir.
272 anı kitabı, 66 suç romanı, 97 savaş öyküsü yazıldı. Romanların 107'sinde erkek kardeşini öldüren bir adam vardı. Geleceği merak eden çiftler 29'unda yer alıyorlardı; 68 tanesi bir öpücükle son buluyordu ve 35'i hariç hepsinde "utanç" kelimesi yer almıştı. Okuma-yazma bilmeyenler görsel romanlar yarattılar: kes-yapıştır çalışmaları, oymabaskılar, karakalem çizimler, suluboyalar... Yankel ve Brod Kütüphanesi'ne Trahimbrod romanları adında yeni bir bölüm kuruldu. Ancak yazılmalarından beş yıl sonra sadece birkaçı okunmuştu.