GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Reklam
15. Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. 16. (Yûsuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. 17. "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik.
Allah’ın insanlar için açtığı rahmeti kısabilecek yoktur, O’nun kıstığını da O’ndan başkası açamaz. O mutlak izzet ve derin hikmet sahibidir. Fâtır Suresi 35/2.
EMANET VE EHLİYET İLMİHALİNDEN-İSLAM FIKHININ KAYNAKLARI-SÜNNET
32 Önce sünnet kelimesi üzerinde duralım. Lugat manası; "adet, makbul olsun veya olmasın takip edilen yol, yüz, yahut yüzün görünen kısmı, siret, tabiat" manalarına gelir. Cahiliyye döneminde Araplar "Sünnet" kelimesini takip edilen (çiğnenmiş) yol manasına kullanıyor ve biliyorlardı. Sahabe-i Kiram, Resûl-i Ekrem
“Allah’ın insanlar için açtığı rahmeti kısabilecek yoktur, O’nun kıstığını da O’ndan başkası açamaz. Mutlak izzet ve derin hikmet sahibi de O’dur.” (Fâtır, 35/2) Mesaj: 36. Rabbimizin verdiğini engelleyebilecek; engellediğini de elde edebilecek hiç kimse yoktur. 37. İnsan, her şeyini Rabbinin ihsan ve lütfuna borçludur.
Sayfa 433Kitabı okudu
Reklam
35. Hikmet
"Ey imân edenler, Allah'a ulaşmak için vesile arayınız." (Mâide, 35)
Üsküdar Yayınevi
“Konuştukça susmayı unutursun. Susmayanın zihni gürültülüdür ve gürültülü bir zihnin aşk hakikatini kavrayabilmesi mümkün değidir.” Bir Çemberdir Aşk, 35. Sır
En'âm
‌ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. En'am 1 ‌ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ
En'âm
‌ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. En'am 1 ‌ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ
Reklam
Kur'an'da İlâhî Zaman
Zaman, yaratılmış bir varlık olarak kabul edilse bile fiziksel dünyada görün- meyen âleme ait olan varlıklar için farklı bir şekilde söz konusu olabilecektir. En son tahlilde zaman, izafî ve sübjektif olmakla, fiziksel dünya ile sınırlı kabul edilemez. Birinci bölümde bahsedildiği üzere şuur'un anladığı ve yaşadığı birçok farklı zaman türü
İnsanda müdebbir-i galib, ya akıl veya basardır. Tabir-i diğer ile ya efkâr veya hissiyattır. Veyahut ya haktır veya kuvvettir. Veyahut ya hikmet veya hükûmettir. Veyahut ya müyulat-ı kalbiyedir veya temayülat-ı akliyedir. Veyahut ya heva veya hüdadır. Muhakemat - 35
El-Vehhâb
Yedi ayette geçen "heb" kelimesi "hibe" kökünden emir kipiyle "lütfet/ver" anlamındadır. Bunlardan dört tanesinde peygamberlerin ve salih kulların dilinden hayırlı bir zürriyet talebi vardır. (Ali İmran, 3/38; Meryem, 19/5; Furkân, 25/74; Sâffât, 37/100) ikisinde, yukarıda zikrettiğimiz gibi Hz.Süleyman'in (as) mülk talebiyle ilmin özünü kavramış seçkin âlimlerin Allah'tan rahmet talepleri dile getirilmektedir. (Sâd, 38/35; Âl-i Imân, 3/8) Suarâ suresi 83. ayette ise İbrahim'in (as) öncesindeki beş ayette Rabb'ini çeşitli yönleriyle andıktan sonra Allah'tan hikmet talebiyle salih kulların arasına katılma isteği dile getirilir. Bu yedi ayetin tamamında dikkatimizi çeken önemli husus rahmet, hikmet, mülk ve salih nesil gibi hiçbirine ulaşmak kişinin kendi elinde olmayan seylerin istenmesidir. Bu da Vehhâb isminin kulun çaresiz kaldığı konularda sığınacağı bir ilahi dayanak olduğunu gösterir. Bu isteklerine kendi çabalarıyla ulaşmaları imkânsiz olduğu gibi Allah'tan başka bunları verebilecek bir merci de yoktur.
HK
مَا يَفْتَحِ اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَاۚ وَمَا يُمْسِكْۙ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِه۪ۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴿2﴾ Allah, insanlar için ne rahmet açarsa, artık onu tutacak (engelleyecek) yoktur. Neyi de tutarsa, bundan sonra onu gönderecek yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Fâtır, 35/2)
Resim