Umeyr b. Ebi Vakkas, Bedir Savaşı öncesi Peygamber (sav) kendisini küçük görür de geri çevirir diye gizleniyordu.Sonunda Rasulullah (sav) onu gördü ve küçük bularak savaşa katılmasına izin vermedi.Umeyr ağlamaya başlayınca Rasulullah (sav) ona izin verdi.O kadar küçüktü ki kılıcı ve kınını düşmesin diye iple bağlıyordu.Orada on altı yaşında iken şehit düştü.
Hz Ali radıyallahu anh'a : "Ey müminlerin Emiri! Namaz vakti gelince niçin yüzünüzün rengi değişiyor ve titremeye başlıyorsunuz?" diye sordular. Şöyle cevap verdi: "Yerin ve göğün kaldıramadığı, dağların taşımaktan aciz kaldığı bir emaneti edâ etme zamanı gelmiştir. Onu kusursuz olarak yapabilecek miyim yapamayacak mıyım,bilemiyorum."
Abdullah ibni Ömer ( ra) servetinin fazla birikmesine meydan vermez, eline geçeni yoksullara dağıtırdı. Sahip olduğu şeyler içinde en çok beğendiklerini, Allah yolunda sarf edilmek üzere ayırırdı. İyi hâlini gördüğü ve bilhassa namaz kıldığını öğrendiği bütün kölelerini âzâd etmeye başlamıştı. Bir dostu onu ikaz ederek, kölelerinden bir kısmının Allah nzâsı için değil de, sırf âzâd edilmek maksadıyla camiye geldiğini söyledi. Hz. Abdullah, kalbindeki Allah muhabbetini yansıtan şu güzel cevabı verdi: "Bizi Allah ile aldatmak isteyenlere aldanmaya râzıyız!"
Abdullah bin Ömer'in âzatlısı Nâfi'ye: "Abdullah evinde ne yapardı?" diye soruldu. "İnsanlar onun yaptığını yapamaz! O, her vakit namazı için yeni bir abdest alır ve bu iki vakit arasında Mushaf-ı Şerif'i açar,sürekli Kur'ân okurdu" dedi.
Acemlerden birkaç kişi Abdullah b.Mes'ud'un yanına geldi. Müslümanlar onların cüsselerine ve endamlarına hayret ettiler. Bunun üzerine İbn Mes'ud şunları söyledi: "Siz kafirleri cismen sıhhatli kalbense hastalıklı,diğer taraftan müminleri kalben sıhhatlı cismense hastalıklı olarak görürsünüz.Allah'a yemin ederim ki eğer bedeniniz sıhhatli fakat kalbiniz hasta olsaydı Allah katında,pislik yuvarlayan böcekten daha değersiz olurdunuz."
Ammar'dan bir şey soruldu.Ammar "Bu şey olmuş mudur?" dediHayır dediler.O zaman Ammar "O halde bizi meşgul etmeyiniz.Bu ne zaman olursa,o vakit var kuvvetimizle onun cevabını vermeye çalışırız" dedi.
Abdullah bin Hişam diyor ki: Allah Rasulünün sahabileri, yeni bir seneye veya aya girdiklerinde: 'Ey Allah'ım! Yeni yılın/ayın emniyetle, imanla, selametle, islamla, Rahmandan bir rıza ile ve şeytandan korunarak girmesini bize nasip eyle!' derlerdi.
Hz.Ömer şöyle buyurmuştur: "Sakın yeme ve içmede aşırıya gitmeyiniz. Çünkü tıkabasa yeyip içmek vücudu bozduğu gibi çeşitli hastalıklara da yol açar.İnsanda ibâdetlere karşı tembellik ve üşengeçlik doğurur. Her hususta olduğu gibi yeme-içme hususunda da daima normal bir şekilde hareket ediniz.Çünkü bu vücut için daha yararlı ve israftan da uzaktır......"