Süfyan b. Uyeyne şöyle der: "Kul, kırk gün Allah için ihlaslı olursa Allah onun kalbinde hikmeti bir bitki gibi yeşertir. Dilini onunla konuşturur. Ona dünyanın kusurlarını, hastalığıni ve ilacını gösterir."
Bu, şayet ihlasındaki hedefi Allah azze ve celle'nin rızasını kazanmak ise olur. Yoksa, Allah'ın kalbinde hikmet ve benzeri bir şeyi yeşertmesi gayesiyle olmaz...
Başka biri; verdiği sadaka hakkında konuşur, yetimlere kendi eliyle ulaştırdığını söyler. Bu uğurda başına gelenleri anlatır. Sıcaklığın çok şiddetli olduğu bir vakitte gitmiş ve ıssız mahallelere girmiştir!..
Günümüz tasavvufçusu; Kuran'a Sünnete tabi olmayan, şeyh demişse bir bildiği vardır diyen, soru sormak isteyene "sende o kadar ilim varmı ki", ya da "sen ondan daha mı iyi biliyorsun" diye karşı çıkan, "gassalın önündeki meyyit ol" parolasıyla beynini küfür, şirk ve bidatlere karşı şeyhinin cebine koyan, gördüklerine duyduklarına karşı üç maymunu oynayan körü körüne itaat etmenin pratik tatbikçisidir.
Müslümanları yıkıma uğratan en büyük tehlike unutmaktır. Bunu Sağlamak için Allah'ın bütün düşmanları, İslam'a davete ve Allah'ın dinini hatırlatmaya karşı sürekli savaş açmışlardır.
Onların amaçları unutturmak olduğundan Müslümanın yapması gereken en önemli görev hatırlamaya çalışması ve bunun için çaba sarf etmesidir. Zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Ama öğüt vermeye devam et, zira öğüt insanlara fayda verir." (Zâriyât: 55)
GÜÇLÜ KORKULAN, BEN BİLİNCİNDEKİ EŞ
-----------------------------------------------------------------
1- Ben önemiyim,senin önemli olup oldumadığınu ben karar veririm.
2- Sende bir bozukluk var mı yok mu ben bilirim. Bana sormadan kendin hakkında karar verme.
3- Değerli misin, değil misin ben bilir ben karar veririm. Sen kendin karar veremezsin.
4- Senin aklına yeteneğine güvenmem. Bana sormadan bişey yapma.
5- Ben emek verilmeye, sevilmeye değerim. Sen emek verilmeye ve sevilmeye değmezsin.
6- Sen benim malımsın bana aitsin.
Baba etkileşimiyle büyümüş çocuklar zorlukları görünce kaçmıyorlar, üzerine gidiyorlar. Geleceğe umutla bakıyorlar ve yaptıkları işlerde daha sebatlı oluyorlar.
Bu konuda yapılmış araştırmaların sonuçlarından görülüyor ki, bebeklikten itibaren kolları sıvayıp babalık yapanların "babaya doymuş" çocukları, daha girişimci, daha güvenli, yabancılarla ilişkilerinde daha başarılı oluyorlar.