114 syf.
8/10 puan verdi
Kitap benim beklentimi anlatım tarzı olarak pek karşılamadı. Taha Kılınç'ın kalemini severim. Başka kitaplarını da okudum fakat kendi adıma doyurucu bulmadım. Belki gündemi sıkı takip ettiğimden, belki bu minvalde yazıları çokça okuduğumdan bilemiyorum haber, gazete küpürü tarzında bir anlatım değil de daha hap bilgi tarzında ve yoğun bilgi
Alem-i İslam Yazıları - I - Bilâdüşşâm
Alem-i İslam Yazıları - I - BilâdüşşâmTaha Kılınç · KETEBE · 0276 okunma
567 syf.
·
Puan vermedi
Dört Halîfe
Ebu Bekri Sıddık (r.a.) vezirimdir ve Benden sonra ümmetim üzerine halifemdir. Ömer (r.a.) Benim lisanım üzerine konuşur. Ali (r.a.) amcamın oğludur, kardeşimdir, bayrağımın hamilidir. Ve Osman (r.a.) Bendendir ve Ben de Osman (r.a.)'danım. Ravi: Hz. Câbir (r.a.) Sayfa: 9 / No: 8 Ramuz El-Ehadis
Hayâtü's Sahâbe (4 Cilt Takım)
Hayâtü's Sahâbe (4 Cilt Takım)M. Yusuf Kandehlevi · Yüksel Yayıncılık · 2022913 okunma
Reklam
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Osmanlı'nın Bahtı Kara Hükümdarı: Sultan Abdülaziz (Spoiler İçerir!)
6 asırlık bir devlet olması sebebiyle, Osmanlı tarihinde üzülecek birçok hadise vardır.. lâkin 2 hadise vardır ki, insan düşündükçe kendine yediremez; 1) Genç Osman'ın KATLEDİLMESİ 2) Sultan Abdülaziz CİNAYETİ Bu iki hadise, Osmanlı tarihinin en acı olaylarıdır. Hakan ve Halife sıfatını taşıyan hükümdarların KATLEDİLMESİ.. özellikle de
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin AnatomisiYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2013355 okunma
Zina Haddi
Hadd suçu olan zinā, birbirleriyle evlilik ve mülkiyet gibi bir bağ bulunmayan iki tam ehliyetli, görebilen ve konuşabilen Müslüman veya zimmînin, isteyerek sarhoş olsa bile, kendi rızaları ile cinsî temasta bulunması ve bunu yaparken dört erkek, hür, adil Müslüman tarafından yakalanması demektir. Dolayısıyla tabiî olmayan cinsî münasebetler
SÜNNETTE HİLAFETİN FARZİYETİ
Müslim, Ebu Hazm'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Ebu Hurayra ile beş sene beraber oldum. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şunu işittiğini söyledi: İsrailoğulları Nebiler tarafından siyaset (idare) ediliyordu. Bir Nebi öldüğünde O'nu başka bir Nebi takip ediyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Fakat birçok
Sayfa 42 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
4 Büyük Halife
Peygamberlerden sonra insanların en büyüğü Hazret-i Ebu Bekir'dir. “Sıddîk-i Ekber” sıfatını taşıyan bu en büyük peygamber bağlısından sonra, Hattâb oğlu Ömer, ardından Affân Oğlu Osman, onun arkasından da Ali bin Ebu Talib Hazretleri gelir.
Sayfa 76 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hadislerde geçen keramet örnekleri: 1) Cüreyc isminde bir velinin beşikteki bir bebeği konuşturması 2) Mağarada mahsur kalan üç kişinin olağanüstü bir şekilde bu durumdan kurtulması, 3) Bir sığırın, üzerine yük yükleyen kişiye, “Ben bunun için yaratılmadım.” demesi 4) Bir bedevî şekline girerek Rasûlullah (s.a.v) ile konuşan Cebrâil’i (a.s) sahâbenin görmesi, bazen de Cebrâil’in (a.s) Dihye bin Halîfe el-Kelbî (r.a) şeklinde görünmesi, 5) Hz. Ebûbekir’in (r.a) üç kişi için hazırladığı yemeğin bereketlenmesi, birçok kişinin bu yemekten yemesi ve yine de yemeğin artması, 6) Üseyd bin Hudayr’ın (r.a) bir gece Kur’an okurken meleklerin kendisini dinlemeye geldiklerini görmesi, 7) Abbâd bin Bişr (r.a) ile Üseyd bin Hudayr’ın (r.a) bir gece Rasûlullah’ın (s.a.v) sohbetinden ayrılıp evlerine giderken bir ışığın önlerini aydınlatması 8) Hanzala bin Ebû Âmir (r.a) şehid düştüğünde melekler tarafından yıkandığından “Gasîlü’l-melâike” şeklinde anılması
342 syf.
·
Puan vermedi
Necip Fazıl, bu kitabında, büyük insan, 4.halife Hazreti Ali'nin hayatını anlatmış. Kitabın başı ve ortalarına kadar, İslamın doğuşu ve Peygamber'in hayatının ön plânda olduğu bu anlatıda Peygamber'in ölümünden sonra, Hazreti Ali'nin hayatı ön plâna çıkıyor. Halifeler dönemi, Hazreti Osman zamanıyla ortaya çıkan fitneler ve Hazreti Ali'nin gayretleri, Necip Fazıl'ın usta kaleminden şiirsel bir dille anlatılıyor. İkinci kez okumuş olduğum bir kitaptı. Hazreti Ali'nin hayatını her müslüman az çok bilir. Ama bir de Necip Fazıl'dan okuyun derim.
Hazreti Ali
Hazreti AliNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20001,065 okunma
CANSİPARANE...
- Cansiperâne, nasıl bir roman, kısaca bahseder misiniz? - İçinde çözüm ipuçları verilen onlarca sosyal mesele olan enteresan bir roman… Özünde (özünde diyorum dikkat edin) Nakşibendîlerin kitabı… Yüzünde de var Nakşibendîlikten bahis: İsmail Ağa’da hafız olarak yetişen, Hızır Hoca’dan, Metin Hoca’dan ders alan bir tribüncünün ibret verici
1919 - Samsun.
“Muhâsım(1) devletler, Osmanlı devlet ve memleketine maddeten ve manen tecâvüz hâlinde, imhâ ve taksime(2) karar vermişler. Padişah ve halife olan zat, hayat ve rahatını kurtarabilecek çareden başka bir şey düşünmüyor. Hükümeti de aynı halde. Farkında olmadığı halde başsız kalmış olan millet, zulmet ve müphemiyet(3) içinde tecelliyâta muntazır(4). Felâketin dehşet ve sıkletini idrake başlayanlar, bulundukları muhît ve hissedebildikleri tesirâta göre çare-i halâs(5) telakki eyledikleri(6) tedbirlere mütevessil… Ordu, ismi var cismi yok bir halde.” 1) Düşman. 2) Bölmeye. 3) Belirsizlik. 4) Tecelliyâta muntazır: Değişimlere açık. 5) Çare-i halâs: Kurtuluş çaresi. 6) Telakki eyledikleri: Değerlendirdikleri.
Reklam
İslâm'ın halklara hızlı nüfuzunu sağlayan özelliklerinden biri de açıklığı ve hoşgörüsüdür. Zaten Kur'ân, kendilerinin de ortak kaynağı oluşturan Hz. İbrahim'in inancının mirasçıları Kitap Ehline, yani Museviler ile Hıristiyanlara saygı göstermeyi ve onları himaye etmeyi emrediyordu. Bu hoşgörü, Fars'taki Mecusilere ve daha
Meşum Yunan işgaline kadar İzmir'de ve mülhakatında ve İstanbul'daki çalışmalarımızda büyük müşküllere uğradığımızı, Eleniki Eteria Başkanı Doktor Psaltof'tan çok daha kötü ruhlu soydaşlarımızla da karşılaştığımızı hatırlıyorum. Bunları birkaç kategoride toplamam mümkündür: 1 - Her kurtulma, savunma çabasının önünde, İttihat ve Terakki muhalifleri. 2 - Rumlara satılmış gazeteci ve güya münevverler. 3 - Yakasını İngilizlere kaptırmış Halife ve peykleri. 4 - Milli hareketin galipler nezdinde makûs tesirler bırakacağından korkan gafiller. İleride teessüs edecek bütün memlekete şamil çalışmalarda, Atatürk'ün yarattığı büyük kurtuluş savaşında yukarıda saydığım zihniyetin doğurduğu müşküllerin vehamet derecesini milletimiz pek iyi bilir.
Sayfa 44 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
İslamın zirve dönemi Asr-ı Saadet. Tüm insanlığın her şeyiyle zirvesi. İnsan hakları, hak, adalet, sosyal dayanışma. Tüm alanlarda insanlığın en zirvesi yaşandı çünkü orada beşerin nizam ve yasaları değil de tüm mahlukatı halk eden ve beşere kılavuz diye gönderdiği Kur’an’i hükümler tatbik ediliyor. Ve onun tatbikçisi Efendimiz (sav) ve sonrasında da en yakın arkadaşları olan 4 reşit Halife ve hasseten Hz. Ömerin (ra)’ın inşa edilen sosyal devleti daha da ileriye götürmesi o zaman çok büyük atılımlardır. İnsanlar ne zaman Kur’an’dan uzaklaştı ve beşeri hukukla yönetilince iler daha da kötüye gitti ve gidiyor. Gelinen noktada ise beşer büyük buhramlar yaşıyor ve insanlık tekrar bir çıkış arıyor ve nihayetinde tekrar aslına rücu edecek her şey. İslami nizam kaldırılıp o, bu, şu beşeri nizamlar Kur’an’nın yerine ikame edilip saadet bekleniyor ama nafile.
İslam ve Sosyalizm
İslam ve SosyalizmS. Müşir Hüseyin Kidvai · Ayrıntı Yayınları · 201723 okunma
KADINLARLA İLGİLİ HADİSLERDEN SEÇMELER-KADINLARA DAYAK ÖNERİSİ
Muhammed, Kadınların terbiyesi, yola gelmesi için siz erkeklerin sopası hep askıda dursun diyor. Allah’tan başkasına secde etmek olsaydı; diyecektim ki kadın kocasına secde etsin. Allah’a yemin ederim ki, bir koca baştan aşağıya kadar irin içinde kalsa ve hanımı onu yalasa yine hakkını ödeyemez. Erkeğin kadını dövmesi zaten Kur’an’da geçiyor (Nisa, 34). Burada gayem hadislerden bazı detayları paylaşmak. Eş’as b. Kays (h.40.ö) adında biri halife Ömer’e misafir olur. Ömer geceleyin bu misafir huzurunda kalkıp eşini döver (nedeni belli değil). Adam mecbur olarak araya girip Ömer’i durduruyor. Sonra Ömer misafire, “Muhammed, erkek hanımını dövmekten sorumlu değildir” demiştir diyor. Daha ilginç bir hadis paylaşalım. Muhammed, ”Sizden biriniz hanımını köle döver gibi dövmesin. Sonra belki o gün kalkıp sarmaş dolaş o kadınla cinsel ilişkide bulunur” diyor. Çok talihsiz, kadınlara karşı fevkalade hakaret içeren bir söylemdir. Ne demek köle döver gibi dövmesin. Bunun anlamı, dövün; ancak köle döver gibi dövmeyin demektir. Veda haccında yaptığı uzunca bir konuşmasında, ”Kadınları dövün; ancak yara açacak şeklinde olmasın” diyor. Yani yüzlerine değil; koltuk altı, sırt, bacaklar, kalça gibi gizli yerlere vurun ki iz bıraksa da görünmesin diyor. Az önceki hadis birçok açılardan sorunludur. Köle döver gibi dövmeyin demek, kölenin dövülmesini meşrulaştırmak, köleliği onaylamak demektir. Kaynak: Buhari’nin Edebü-l Müfred, İbni Mace, Nikah 4/1853, 51/1985-86, 93/5204 Ebu Davud, Nikah 42/2146-47, Nesai, Süneni Kübra, Üflretü Nisa 61/9122- 123.
Resim