Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mustafa Kemal, Türkiye’yi “Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak” amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz: 1. Siyasi Devrimler • Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) • Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923) • Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 2. Toplumsal Devrimler • Kadınlarla erkeklere eşit haklar
10 Kasım saat 9'u 5 geçe sahnesi...
10 Kasım'lar bana hem Atatürk'ü hem de onun yanında çocukluğumu hatırlatır her daim. Bayrakların yarıya indirilmesi, siren sesleri, araba kullanırken kornaya basan insanlar herkesin nerede olursa olsun tam 9'u 5 gece saygı durusunda bulunması, kimilerinden dökülen göz yaşları ve tüylerin diken diken oluşu. Bu şaşmayan bir "10 Kasım saat 9'u 5 geçe" sahnesidir Türkiye'nin her yerinde... Hiçbir 10 Kasım hatırlamıyorum ki günlük güneşlik olsun, sanki hep kapalı bir hava hakim oluyor. Yahut bir şekilde ruhundan ötürü hep kasvetli ve bulutlu hatırlıyorum, kim bilir.
Sayfa 24 - HER YERDEKitabı okudu
Reklam
GERİ GELMESİ MÜMKÜN OLMAYAN HATIRLANMAMALI..
Çiçekli badem ağaçlarını unut. Değmez, bu bahiste geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı. Islak saçlarını güneşte kurut: olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın nemli, ağır kızıltılar ... Sevgilim, sevgilim, mevsim sonbahar... 5 Kasım 1945
Sayfa 249Kitabı okudu
Erdoğan’ın önündeki duvarların yıkılması zor görünüyordu. Fakat seçimden iki gün sonra devreye Erdoğan’ın hiç beklemediği biri girdi; CHP Genel Başkanı Deniz Baykal! Tarih: 5 Kasım 2002, Erdoğan’ı ziyaret eden Baykal; “Kanaatime göre, bir insanın siyasi suç niteliğinde mahkûm olması ömür boyu siyasetten mahrum edilmesine gerekçe olmamalıdır” dedi. Yani, “Ne lazımsa yaparız!”
Sayfa 493Kitabı okudu
Artık yemek yiyemiyordu... 1 Kasım, tereyağı sürülmüş bir dilim ekmeği ucundan ısırabildi, bütün gün hepsi buydu, portakal suyu içti, sahlep içti. 2 Kasım, birkaç kaşık bezelye püresi, portakal suyu, sahlep. 3 Kasım, tereyağlı ekmek, iki defa üzüm suyu. 4 Kasım, sütlü kahve, iki defa üzüm suyu. 5 Kasım, bamya püresi denediler, olmadı, sahlep içebildi. 6 Kasım, sadece elma suyu ve sütle besleniyordu. Anca kaşıkla verilebiliyordu. 7 Kasım, yarı uyur yarı uyanıktı. Zaman zaman bilincini kaybediyordu. Ömründe ilk defa canı "enginar" çekti. İstanbul'da bulmak mümkün değildi, Hatay'a telgraf çekildi. Yetişmedi, yemek kısmet olmadı. 8 Kasım, artık kendinde değildi. Bir ara başını sağa çevirdi, "aleykümselam" dedi. Son kelimesi buydu. Aleykümselam. 9 Kasım, istem dışı kasılmalar, aşırı ter vardı.
Sayfa 480Kitabı okudu
"Hatırla, 5 Kasım'ı hatırla..."
Sayfa 17 - JBC YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından 18 gün sonra, 28 Kasım 1938 günü Ankara 3'üncü Sulh Hukuk Hâkimliği'nde açılan tek sayfalık vasiyetnamede aynen şunlar yazıyordu. “Malik olduğum bütün nukut ve hisse senetleri ile Çankaya'daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi'ne atideki şartlarla, terk ve vasiyet ediyorum: 1) Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır. 2) Her seneki nemadan, bana nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule'ye ayda bin, Afet'e sekiz yüz, Sabiha Gökçen'e altı yüz, Ülkü'ye iki yüz lira ve Rukiye ile Nebile'ye şimdiki yüzer lira verilecektir. 3) Sabiha Gökçen'e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir. 4) Makbule'nin yaşadığı müddetçe Çankaya'da oturduğu ev de emrinde kalacaktır. 5) İsmet İnönü'nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır. 6) Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir. K. Atatürk" (İş Bankası'nda üç mevduat hesabı vardı. Emekli maaşının yatırıldığı hesabında 19 bin lira birikmişti. Şahsi tasarruf hesabında 53 bin lira bulunuyordu. Çiftliklerden elde edilen ve kuruşuna dokunulmadan yeniden çiftliklerin büyütülmesine harcanan hesabında 1 milyon 446 bin lira toplanmıştı. Ayrıca 119 bin 215 adet İş Bankası hisse senedi vardı.)
Sayfa 478Kitabı okudu
Siyasal İslamcı yazarlar, Nurcular, Nakşibendiler neden Necip Fazıl Kısakürek'i dillerinden düşürmezler ve öve öve göklere çıkarırlar?Ben, onu ilkönce, bir ortaokul öğrencisiyken "Kadın Bacakları" adlı şiiri ile tanıdım. Şöyle diyordu bu şiirinde Necip Fazıl Kısakürek: "Boynuma doladığım güzel putu görseler İnsanlar öğrenirdi
Sayfa 36-37-38 Bilgi Yayınevi, 5.Basım, Nisan 2010Kitabı okudu
Büyük bir adam ölünce …
Sene 1938, 10 Kasım… İstanbul Üniversitesi’nde saat 9’u 5 geçenin meşum haberi duyulmuş… Bir alman profesör var, Hukuk Fakültesi’nde , o da duymuş , şaşırmış. Derse girsin mi , girmesin mi , bir türlü karar veremiyor. O sırada aklına rektöre müracaat etmek gelir . Kalkar, yanına gider. Aralarında şu konuşma geçer : “Efendim,mütereddidim. Acaba ne yapsam?” “Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yapılırsa, onu yapın. “ İşte o zaman Alman profesör kollarını iki yana sarkıtarak : “Bizde bu kadar büyük bir adam ölmedi ki …” der
Sayfa 147Kitabı okudu
Gelecekteki kocamı diriltmeye çalışırken me; :D
Kasım 1864'te evinden 5 kilometre uzaktaki üniversiteye yürüyüşü sırasında şiddetli yağmurda sırılsıklam olan giysileriyle ders verirken üşütüp zatürreye yakalandı. "Çivi çiviyi söker" diye özetlenebilecek bir kocakarı tıbbı inanışındaki karısı Mary, yataktaki adamcağızın üzerine kova kova su dökmekten ibaret bir "tedavi" uyguladı. Durumu iyice kötüleşen Boole, bir ay geçmeden hayata gözlerini yumdu. 49 yaşındaydı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.