Beş tavır vardır, İnsan bunları kendi nefsinde bulmalıdır:
1. İnsanın kendisini Külli ruhta yok bilmesidir. İnsanın kendi ruhunun Külli Ruh ve Külli Akıl olduğunu Hakk’el yakin olarak bilmesidir.
2. Külli olan ruhu da Hakk’ın zatında yok edip, küllilikten de, cüz’ilikten de sıyrılması. İlmen yakin ile olur.
3. Allah’ın bütün isim ve sıfatlarının Zat’ta yok olması, zahirde, batında zattan başkası yok.
4. İnsanın kendisinin her şeye ayna, her şeyinde kendisine ayna olduğunu görmesi ve bilmesiyle olur.
5. Lahut alemine varıp, ne hal, ne bilgi, ne nam, ne nişan, tamamıyla yok olup “Allah, alemlerden ganidir” ayetindeki istiğna ile izzetlenmektedir. Sonra da farka gelip her sıfat ve suretten görünmek ve hepsinin aynı olmamakla beraber gayri de olmamak, kendisinin etki bakımından Hakk, etkilenmek bakımından kul, her türlü işleri işleyenin kendisi olup suretlerin ise, ancak birer alet olduğunu yâni Hakk’ın insan suretinde, yanlış anlaşılmasın İnsan-ı Kâmil suretinde tecelli etmiş olduğunu, o suretler ve aletler vasıtasıyla işlerini yaptığını bilmektir. Bu tecelli, sadece İnsan-ı Kâmil’in ilmiyle amel edenlerin zevkleridir.
İşte, insanın kendisinin Hakk’tan ve Hakk’ında kendisinden başka bir şey olmadığı, işlerin özel bir suretten sudur etmiş olması, özel suretin sahibi ise hakikat bakımından Hakk’tan başka bir şeyle ifade edilemeyeceği ve bu sebeple de (Ben yaptım, ben işledim) sözlerinde arif haklı. Cahil olupta kendini ve Rabb’ını bilmeyenler ise haksızdır. Onlar için gizli şirktir.