Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
53V41D
53V41D
@53V41
Bazı idealler o kadar değerlidir ki o yolda mağlup olman bile zafer sayılır..
Profesyonel öğrenci
İKÇÜ YL
İzmir
116 okur puanı
Ekim 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Şiirden anlayan biri olmadım hayatım boyunca. Ama kulağımın sevdiği hersey benim için iyi kategorisindeydi.
Bu kitabı okurken Abdullah Özdoğan şair değil yazar olmalıymış dedim. Güzel cümleler, ilginç benzetmeler farklı renkler var kitapta. Eğer bu cümleleri bir hikaye ya da romanda kullansaymiş daha çok yakışırmış.
Dediğim gibi şiirden anlayan biri değilim. Belki de şiir severler için ahkam kesen okuyucudan ileri gidemeyecek düşüncelerim.
Kitap içinden sadece üç şiir hoşuma gitti. Bu şiirler de hafızamda yer edinmeye başladı bile. Şair hakkında bir bilgim yok. Eğer bu kitap şairin ilk kitabı ise hala bir şansı var eğer son kitabı ise büyük hayal kırıklığı yaşayacak demektir.
Biliyorum ki şiirler herkeste aynı etkiyi bırakmaz. Bana kötü gelen sizin en sevdikleriniz arasında yer alabilir. Eleştiri de en az şiir kadar ozneldir. Şahsi fikrim bu kitabı tavsiye etmemem gerektiği yönündedir.
Devlet adamlarına siyaset hakkında bilgi vermek amacıyla kaleme alınmış bir eser olması sebebiyle esere siyasetname denmiştir. Bu eserin müellifi bilinmemekle birlikte eserin dönemin Memluk sultanı Kansu Gavri'ye ithaf edildiği bilinmektedir.
Çevirisi yapılan bu eserin takdimi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sunuşu başbakan Binali Yıldırım
Ortaçağ ermeni kaynaklarından biri olan Hayton'un eseri dönem için önemli bir kaynaktır. Bu eserin çevrilmesini uzun zamandır bekliyordum. Eserin ana çerçevesi Moğollar etrafında şekilleniyor. Sadece Moğollar demek pek de iyi bir tanım olamayacak sanırım. Çünkü Ana Moğol devleti ile İran merkezli kurulan İlhanlı devleti hatta Altın Orda devleti ile de ilgili bilgiler bulmak mümkün.
Bu eseri Ortaçağ için önemli kılan bir diğer husus ise Hayton'un bu eserini duyduklariyla birlikte birebir şahit olduklarını yazması. Belirli bölümlerde de eleştirilerini sunmuş olması.
Bu eserin yayınlanması kesinlikle Ortaçağ için eksik kalan bölümü tamamlamis diyebilirim. Eserde Moğollar hakkında hatta mogollarin boyları hakkında, adetleri savaş taktikleri gibi hususlarda bilgi bulmak mümkün. Ek olarak Anadolu Selçuklu Devleti nin son dönemlerine dair bilgiler de aynı şekilde önem arzediyor.
Eseri yayına hazırlayan Altay Tayfun Ozcan'a gerçekten minnettarım. Okuyucular için ise meraklısına olduğu kadar kronik okumayı sevenler için de güzel ve akıcı bir kitap olduğunu söylemek istiyorum. Pişman olmazsınız.
Okur Takip Önerileri
Işın Demirkent'in Haçlı tarihi konusunda hocası Fikret Işıltan gibi Turkiye'de ses getirmiş bir isim olduğu şüphesizdir. Urfa Haçlı kontlugunun kuruluşundan 1118 e kadar olan kısmı ilk cilt olarak kaleme alınmış. Diğer araştırma eserlerden farklı olarak kaynakça kısmı ile kısaltmalar birleştirilmiş ve kitabın sonuna değil girişine eklenmiş.
Başlık açılan her konu hakkında giriş yapıldıktan sonra o konu hakkında ana kaynakların verdiği bilgiler tek tek işlenmiş. Ve daha sonra başlık olarak belirtilen konunun değerlendirilmesi yapılmış.
Genel olarak ifade etmek gerekirse gerçekten mükemmel bir eser olmuş. Daha iyisi yazılana kadar en iyisi bu diyebilirim.
Eser Urfa Haçlı kontlugunun kurucusu Boudouin hakkında bilgi vererek ve devamında Ermenilerin Urfa'ya onu davet etmesi ile Bagrat adındaki Ermeni asıllı bir kölesinin verdiği bilgiler neticesinde Urfa'ya gidişi ile başlıyor. Boudouin Kudüs kralı olarak Urfa'dan ayrılmasıyla birlikte yerine geçen Boudouin de Bourg'un Kudüs Kralı olmasına kadar geçen sürede Urfa'daki faaliyetleri hakkında bilgi veriyor.
Haçlı seferlerine ya da Ortacağa meraklı olmayan insanları boğacak kadar çok bilgi var. Bu alanda çalışanlar için ise elzem bir kaynak.
Eyyubiler ile ilgili hazırlanmış ve en iyisi denebilecek bir eser olmuş. Zengiler içinde Eyyubi hanedaninin yükselişi ile başlanmış. Ardından Selahaddin eyyubi nin tarih sahnesine çıkışı ile devam etmiş. II. Haçlı seferinden itibaren taraflar arasındaki mücadeleler ve genel durum hakkında bilgi verilerek esere devam edilmiş. Genel akışı bozmamak ve anlam bütünlüğünü sağlamak amacıyla IV. Haçlı Seferi ve Çocuk Haçlı seferleri hakkında da kısa bilgiler verilmis. Eserin siyasi kısmı 1260 Ayn Calud savaşı ile son bulmuş. Ardından açılan bir bölüm ile de Eyyubi devlet teşkilatı hakkında bilgi verilerek sonuç kısmı eklenmiş ve eser tamamlanmış. Herhangi bir konuda Haçlı seferi çalışacak olan kişilerin şiddetle okumasını tavsiye ediyorum. Zaten bir kitapta Ramazan Sesen ismini görüyorsaniz orta seviyede bile eserle karşılaşmazsınız. Çünkü hep en iyilerin başını çeken bir isimdir Ramazan Sesen. Okuyacak arkadaşlara iyi okumalar diliyorum.. Bilginin tadını çıkarın..
Bizler haçlılar için birçok fikir yürüttük. Din sadece tetikleyen unsurdur dedik. Doğu ile batı arasındaki mücadeleler olmasına rağmen en büyük mücadele haç ile hilal arasındakidir dedik.
Fakat Jonathan Riley Smith farklı bir şekilde ele almış Haçlıları. Haçlı seferleri sadece doğu üzerine yapılmadı demiş. İspanya ya (Endülüs Emevileri), kuzeyde bulunan ve dinsiz diye atfedilen devletlere, schizma dan sonra ortaya çıkan bazı tarikatlara yapıldığından bahsetmiş. Çoğu haçlı tarihcisinden farklı olarak ele almış konuyu.
Çoğu zaman fikirlerine katilmiyorsunuz. Ama okuduklarınızdan keyif alıyorsunuz. Aslinda damak tadınıza uygun olmayan bir yemeği ilk kez yiyor ve yeni tadı beğenmiş gibi hissediyorsunuz.
Bazen Haçlı seferlerinin haklı bir savaş olduğu propagandasını yapıyor. Zaten okurken bunu net bir şekilde hissediyorsunuz. Hakkını vermek lazım kiliseyi papayı ve Haçlı ordusunu eleştirdiği bölümlerde yok değil. Ama çoğu zaman yazdıklarında Hristiyanların ve katliamlarının avukatlığını üstlenmiş hissine kapılıyorsunuz.
Riley Smith in yazdıklarında bu denli taraftarlık yapmasını da yadirgayamiyorum aslında. Bunları Kilise tarihçisi olmasının ağır yan etkileri olduğunu düşünüyorum.
Kitabı okurken hiç tereddüt etmeden "yazar tanrının sevilmeyen çocuğu" gibi hissediyor olmalı demiştim. Gerçekten de okuyanlar hak verecektir, insana ait ne kadar suç ve nefret gibi duygular varsa onların kaynağının Tanrı olduğunu ileri sürüyor.
Kabil.. Herkesin bildiği üzere ilk cinayetin baş aktörü. Hani kardeşi Habil'i öldüren. İşte kitaba adını veren kahramanımız geleceğe gidiyor. İbrahim'in oğlunu kurban etmeye karar verdiği yerde, Nuh'un gemisinde, Eyüp'un sarayında, Lut'un evinde, Musa'nın on emri getirdiği yerde beliriyor birden. Bu kadar felaketin sebebi yine Tanrı diyor. Ve gerekçelerini sıralıyor birbiri ardına.
Kitap akıcı ve keyifli. Ama kitabı okuyacak olan arkadaşlar için tavsiyem dini bu işe karıştırmayın. Arka bahçenizde bırakarak okuyun. Tarafgirlik etmeniz halinde kitabın tadını çıkaramazsınız diye düşünüyorum. Kısaca yazar kızgın olduğu herşey adına günah keçisi olarak Tanrıyı seçmiş.
Bu kitap Saramago'nun okuduğum ilk kitabı onun ise son kitabı. Tek bir problemi var. Kitapta nokta yerine sürekli virgül kullanılmış. Bu da okumanızı biraz sekteye uğratıyor. Çeviren "bu kitapta yazarin kendine özgü yazım şekline sadık kalinmistir." diye ekleme yapmış. Sanırım Saramago, ben yazarken kolay olmadı siz okurken de olmasın diye düşünmüş olmalı :)
Kitap gerçekten keyifli farklı bir tadı var.. Hızlı bir girişin ardından ağır adım atılan sayfalarla karşılaşıyorsunuz. Kitabın son demlerinde ise rüzgar eser gibi oluyor. Hızına yetisemiyorsunuz. Elbette kötü bir yanı var. Üzülerek söylüyorum kitap "Aurelioano" ismini fazlaca (22 kişide) kullanmış. Durum böyle olunca sık sık bu kimdi? Diyorsunuz. Kısaca Gabrielciğim isim kıtlığı olduğu zaman da mı yazdın sen bu kitabı diye söylenirken buluyorsunuz kendinizi. :) her güzelin bir kusuru vardır diyerek kitabı tavsiye edebilirim.. Unutmadan söyleyeyim, yenilik girmemiş bir toplum ve ardından gelişmeye başlayan insanlar göreceksiniz. Ben gelişmeyle başlayan çözülme diye düşündüm bunları. Yazabilecek aslında çok şey var. Gabriel Garcia Marquez bu yüzden kıtaba yüz yıllık yalnızlık demiş olmalı. Hikayesi değişimleri ve anlatacakları bitmiyor. 1982 de aldığı Nobel Edebiyat Ödülünü haketmiş..
Kelimenin tam anlamıyla müthiş bir çalışma olmuş. Kudüs'ü kurtarmak sloganıyla yola çıkan Haçlılar in çıkarları için Hristiyanlara zarar vermesi, İstanbul'u işgal etmesi ve nihayetinde çıkarları için Müslümanlar ile ittifak girişimleri.. Bu konuda daha önce çalışılmamış olması bu eseri daha da kıymetli yapıyor. Kitabı okurken yazarın kalemi kılıç gibi kullandığını hissediyorsunuz. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kitabın arka kapağında "bu romanda gerçek olayları okuyacak, gerçek insanlarla tanışacak, gerçek mekanlarda dolaşacak, gerçek hayaller kuracaksınız" yazıyor. Haklılık payı varmış diyorsunuz. Bi solukta okunacak, kitap bittiğinde gerçekten bitti mi diye sayfa karıştırmaya devam edeceksiniz. Bu kitabı okumak için tarih bilginizin olması gerekmiyor. Tarihe meraklı olun yeter.
Yabancı misyonelerin Ötüken coğrafyasına gelişleri ve din hakkındaki konuşmalari okurken gözümden yaş gelmişti. Ben bi kitabın belki de yarım sayfasının beni bu kadar güldürdüğünü hatırlamıyorum. Kürşad in öldüğü bölümde Rey ırmağının ve kılıç seslerinin kulağımda cinladigini hatırlıyorum. Duygusal geçişler sizin epey afallatacak..
Tek kelime ile müthiş. Siyasi kimliği yüzünden sorun yaşamasaydı şu an ayakta alkışlanan yazarların çoğunu cebinden çıkarırdı. Okuyanlar bu söylediğime haklılık payı verecektir. Okuyun okutun okunmasına vesile olun. Pişman olmayacaksınız..
