erik jan zürcherin modernleşen Türkiye'nin tarihini okurken dün çok manalı bir paragraf okudum :kemalistler tüm isyanları, eleştirileri dış güçlerin, İslamcılar tüm eleştirileri, tüm protestaları düş güçlerin oyunu olarak görüyor! 6-7 Eylül olayları ile gezi olayları aklıma direkt geldi! bazen insan kendini üçüncü selim döneminde mültezimlere bağlı köylü gibi hissediyor, bir ayan olmak varken!!!
408 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 23 days
sabun köpüğü gibi bir kitap. bir çırpıda bitiyor. karakterlerin isimleri (burç, gülriz, kartal, kenan) ve yaşam tarzları fazla beyaz türk geldiği için onlarla bütünleşmek benim gibi sıradan kişileri sıkıyor. sahiplenemiyorsun çünkü o karakteri. tüm kitap boyunca "ee ne yapmış şimdi bu" diye okuyorsun. hoop atlıyor paris'e, hooop geliyor beyoğlu'ndaki bir lüks restorana. işleri güçleri tıkır tıkır yolunda gidiyor herkesin. hoop aradığı herkese her şeye her türlü bilgiye hemen ulaşıyor filan. araya da nihat gibi katalizör silik bir karakter koyarak okuyucuya yakın hissettirmeye çalışsa da olmamış kitap. karakterlerin altında boşluklar var ve üzgünüm ama türk romancılar tıpkı türk dizilerindeki gibi çok beceremiyorlar bu altını doldurma işini. kitabın tek faydası beyoğlu'ndaki her gün önünden geçip adını dahil bilmediğimiz mekanlar, binalar hakkında farkındalık yaratması ve o yakın tarihin kara lekesi olan 6-7 eylül olayları'nı yeniden hatırlatması.
Beyoğlu Rapsodisi
Beyoğlu RapsodisiAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201627.5k okunma
Reklam
480 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
‘’Evet, onu bekliyordum. Beklemek sadece içinde bulunduğum o uçucu zaman kıtasında umudumu taze tutuyordu. Sonraya dair bir umut değildi benimki. Beklentim yoktu. Bekleyişim vardı...’’ ‘Aşıkların bir günü 10 yıla bedeldir’ diyor Can gürses ve bu on günde hem Mahur ile Nafiz’in büyük aşkını hem de yüzyıllık bir Türkiye tarihini de ışık tutup anlatıyor. 1930’lardan 2020’lere… Darbeler, toplu cinayetler, 6-7 eylül olayları ve ekonomik, sosyal ve siyasi değişimler ve bir çoğu. Hikaye bir Nafiz’in, bir Mahur’un dilinden anlatılıyor. Nafiz; münzevi, insanlarla ve hayatla arasına duvar örmüş, evinden hiç çıkmayan, tuvallerine resimler yapan ressam. Hayattaki tek hayali, tek tutkusu ise sevdiği kadın mahur. Mahur; şiirlerle, edebiyatla ilgilenip yazarak para kazanan daha yenilikçi özgür, hayat dolu. Birlikte olmak için her şeyi herkesi yıkmaya hazır olup, birbirlerine asla kavuşamayacak bir aşkın hikayesi. Bir imkansızın. Biri gökyüzü, biri deniz. Bizlerde onların aşkına seyirci martılar. Sahi ayrılık gidene mi zordur, kalana mı?
Ölüyordum Geçerken Uğradım
Ölüyordum Geçerken UğradımCan Gürses · Ayrıntı Yayınları · 2017404 okunma
160 syf.
·
Not rated
Sevabı ve günahıyla on yıllık bir iktidar süreci.Roman bu on yıllık dönemin içindeki sancılı 4 gün 3 geceye odaklanıyor.İki kişinin ve etrafındakilerin yaşadıklarından kesit sunuyor . Kitaba geçmeden önce romanın anlatıldığı dönemin öncesi ve biraz sonrasından bahsedeceğim.Konuyla ilgili birçok kitap okudum?görseldeki kitaplarsa bulardan
4 Gün 3 Gece
4 Gün 3 GeceAyşe Kulin · Everest Yayınları · 2024264 okunma
BURUKLU HALİL KÂHA'NIN AĞIDI
Yaşa Halilim yaşa Yağlık bağladım gara gaşa Asıyorlar Halilimi Haber edin Gızılgaş'a Gavur köyü bucak bucak Güller biçtim gucak gucak Asıyorlar Halilimi
1955 6.7 Eylül olayları utancımızdır.
Bir hafta sonra; 5 eylül 1955'te Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba atıldı! Bomba olayı, DP Milletvekili Mithat Perin'in Ekspres gazetesinde özel bir baskıyla manşet yapılarak kamuoyuna duyuruldu: "Atamızın evine bomba!" Ardından infial geldi! Bomba Atatürk'ün evine değil de, İstanbul'un 500 yıllık çokkültürlü yapısına atılmıştı sanki. Yeni oluşmaya başlayan varoşlardan akın akın şehre inen Türkler; binlerce yıldır birlikte yaşadıkları Rum. Ermeni, Yahudi vatandaşlara ait ev ve işyerlerini birkaç saat içinde yakıp yıktılar, yağma ettiler: Lebon, Markiz. Lion pastaneleri, Banco di Roma. Beyoğlu, Arnavutköy, Bebek. Beşiktaş, İstinye, Yeniköy semtlerini dolaşan öfke Adalar'a kadar ulaşmıştı... Göstericiler, "Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır. Rumlar ittir it kalacaktır" diye slogan atıyorlardı sürekli. 6 ve 7 Eylül günlerinde süren olayların bilançosu korkunçtu: 3 kişinin öldürüldüğü, 30 kişinin yaralandığı saldırılarda, 73 kilise, 1 fabrika, 8 ayazma, 2 manastir, 3 584'ü Rum vatandaşlara ait olmak üzere 5 538 gayrimenkul tahrip edilip yakılmıştı. 20 Hükümet hemen teşhisini koydu: bu olay olsa olsa komünist kışkırtması olabilirdi! Zaten Başbakan Adnan Menderes de 12 Eylül günü meclis kürsüsünde, komünistlerin tertibinden söz etmişti. Ve polis, Sıkıyönetim Komutanı Nurettin Aknoz'un emriyle harekete geçti. "komünist tertibi" bahanesiyle önde gelen solcu aydınları tutukladı.
Sayfa 50
Reklam
656 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.