Falih Rıfkı Atay etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Etkinlik için Link: ->> #27899814
Babanız Atatürk kitabı ile Atatürk’ü yeniden okumaya var mısınız? Kronolojik biyografi incelemesi yapacağım, biraz uzun olacak ama unuttuğumuz bazı bilgileri hatırlamamıza yardımcı olacak.
Peki, kim kurtaracak beni var olmaktan? Ne ölümdür istediğim ne de hayat.*
13 Haziran 1888 saat 15.20'de, Largo de S. Carlos'ta, 4 numaralı evin soldan dördüncü katında, aynı zamanda müzik eleştirmenliği de yapan adalet bakanlığı görevlisi Joaquim de Seabra Pessoa ile Maria Madalena Xavier Pinheiro Nogueria'nın ilk çocuğu Fernando
1976 yılında bir Paris metrosunda, lisede tarih ders kitabında gördüğü bir adamı takip ediyor kitabı bize anlatan kişi. O güne kadar ne ona rastlamış, ne de adını duymuş olmasına rağmen ardı sıra peşinden yürüyor. Bir şey aradığını fakat bulamadığını anlayıp yanına yanaşıyor ve 'belki size yardım edebilirim' ile başlıyor hikayemiz.
Günaydın güzel insanlar. Stefan Zweig’in kendi eserlerine kıyasla oldukça kalabalık sayılabilecek, dolu dolu, birçok anını hissederek anlattığı, dünya savaşlarının psikolojisini çok iyi yansıttığı, bir kısmını da ‘Bugün bir şey olmadı’ gibi cümlelerle geçiştirdiği günlüğüne hepimiz hoş geldik!
Özellikle kitabın sonlarında girdiği o bunalım
Geçenlerde gece yarısından sonra nerdeyse artık boşalmış bir kafeteryada bana yalnız rastlayan bir tanıdık , "Bizim topluluk içinde yer almak istemez misin?" diye sordu. Ben de, "Hayır istemem" diye yanıtladım.
Bundan 87 yıl önce bugünlerde, TBMM’de kabul edilen bir kanunla ‘hain’ ilan edilen bazı kişiler yurtdışına sürülüyordu. Bundan 73 yıl önce yine bu günlerde ise TBMM’de bu kişileri affeden kanun kabul edilmişti. Neredeyse herkesin birbirini ‘Ergenekoncu’, ‘darbeci’, ‘Kürtçü’, ‘bölücü’, ‘terörist’, ‘şeriatçı’, ‘Fethullahçı’, ‘Batı şakşakçısı’,
.
9 Aralık 1917'de Osmanlı Askerleri Kudüs’ü terkettiği günden beri Filistin ağlıyor.
11 Aralık günü Kudüs’e giren İngiliz General Allenby: “Haçlı seferleri sona erdi, artık burada Türkler olmayacak" diyordu…
Peygamber soyundan geldiği iddia edilen, Mekke Emiri Şerifi Hüseyin ve oğulları tarafından 6 Haziran 1916
1 - 2. EKİM 1913
Yinelenen sel ve binlerce insanın ölümü görümü ve bunun gerçek olacağını söyleyen ses.
3. 1913 SONBAHARI
Kan denizinin Kuzey denizlerini kapladığı görümü.
4. 12 ARALIK 1913
Ölü kahraman imgesi ve bir düşte Siegfricd'in katledilmesi.
5. 25 ARALIK 1913
Bir devin bir şehri ayakları altına alması ve cinayet ve kanlı zulüm imgeleri.
6. 2 ÜCAK 1914
Kan denizi imgesi ve ölü kalabalıkların geçişi.
22 ÜCAK 1914
Ruhunun derinliklerden gelmesi ve ona savaş ve yıkımı kabullenip kabullenmeyeceğini sorması. Ruhun ona yıkım, ordu silahları, insan kalıntıları, batmış gemiler, harap olmuş ülkeler vs. göstermesi
9- ı ı . HAZİRAN-TEMM UZ 1914
Üç kez yinelenen düş. Yabancı bir ülkede olup hemen gemi yoluyla geri dönmesinin gerekmesi ve dondurucu soğuğun aniden
çökmesi.
28 Haziran 1914’te Princip isimli genç bir Sırp fedaisi, Saraybosna’da Avusturya-Macaristan Veliahdı Fransuva Ferdinand ile eşini öldürdü. Avusturya-Macaristan bunun üzerine Sırbistan üstüne baskılara girişti ve kabulü millî egemenliğe aykırı bir ültimatom verdi.
28 Temmuz 1910: Avusturya Sırbistan‘a harp ilân etti.
1 Ağustos 1914: Almanya Rusya’ya harp ilân etti.
2 Ağustos 1914: Türk-Alman ittifakı imzalandı.
3 Ağustos 1914: Almanya Fransa’ya harp ilân etti.
4 Ağustos 1914: Almanlar Belçika’ya taarruz etti.
5 Ağustos 1914: İngiltere Almanya’ya harp ilân etti.
5 Ağustos 1914: Avusturya-Macaristan devleti Türk-Alman ittifakına katıldı.
6 Ağustos 1914: Avusturya Rusya’ya harp ilân etti.
11 Ağustos 1914: Fransa Avusturya’ya harp ilân etti.
12 Ağustos 1914: İngiltere Avusturya’ya harp ilân etti.
23 Ağustos 1914: Japonya Almanya’ya
harp ilân etti.
Bir başka gerçek hikâye daha. Birinci Dünya Savaşı bir sandviç yüzünden başlıyor. 28 Haziran 1914'te 7 suikastçıdan biri olan Gavrilo Princip, el bombasıyla Avusturya arşidükünü öldürmekte başarısız oluyor. Morali bozulan Gavrilo, Saraybosna'daki Franz Joseph sokağında Schiller'in restoranında öğle yemeği yemek için duruyor. Ama yemeğini yerken, arşidükün şoförü kayboluyor. Arabayı restoranın önüne çekiyor ve orada duruyor. Kader Gavrilo'nun hedefini ikinci kez ellerine getiriyor ve o da bu şansı kaçırmıyor.
Öncelikle selam değerli okurlar. Spoiler var ama bence çok da şey değil. Sonuçta bir olay yok kitapta. Mektuplar var. Ben bazı mektupları vereceğim ve mektupları yazanlar hakkında birkaç bilgi. En etkilendiklerimi yazacağım tabii. Her neyse ona göre okuyun.
Fransız direnişçilerinin ölmeden önceki son mektuplarını konu alıyor alt başlıkta da
Türkiye siyasi tarihinde muhalefeti siyasal yapının bir gereği olarak değil de "vatan hainliği" "vatan-millet düşmanlannın gizli eli" olarak görme alışkanlığı, İttihat ve Terakki döneminden başlayan bir geleneğin tezahürü olarak açığa çıkar. İttihatçılar, en ufak eleştiriyi kabullenemez ve muhaliflerini çok iyi bildikleri