Mayıs'ın 6'sıydı.Şafak sökmeden,gerilemeden karanlık,gün yükselmeden,darağacına çıkacaktı Deniz,Hüseyin,Yusuf.Görevliler doldurmuştu her yanı.Sanki bir şeylerden bir şeyleri kaçırıyorlardı.Telaş içindeydiler.
Ulusal bağımsızlık savaşımız genellikle, 19 Mayıs 1919 tarihinde başlatılır. Oysa Prof.Dr. Stanford J.Shaw “Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye” adlı iki ciltlik ve daha sonra yayımlanan İngilizce “From Empire to Republic” adlı 5 ciltlik eserinde, “Türk Bağımsızlık Savaşı”nın başlangıç tarihini Kasım 1918 olarak gösterir. Mustafa Kemal’in Mondros Ateşkesi’nden hemen sonra İstanbul hükümeti ile tartışma açması, Mondros Ateşkesi’nin koşullarına karşı çıkması, İskenderun limanına çıkacak olan İngiliz güçlerine engel olmak için silahla karşılık verilmesini emretmesi ve sonunda Ali Fuat Paşa ile görüşüp, ileriye dönük direniş örgütü kuruluşunun ilk önlemleri alması, “Türk Bağımsızlık Savaşı”nın tohumlarının atıldığını gösteriyordu.
Reklam
Mustafa Kemal, Fatih Rıfkı’ya sonraları şöyle anlatmıştır: “Ben Enver’in adamı olduğu için İsmet’i sevmezdim… Kendisine hemen bir geri çekilme emri hazırlamasını söyledim. Gitti, gelmez. Yaverim Cevat’ı bak ne yapıyor diye yolladım. Döndü, masasının başında düşündüğünü söyledi. Şehirler ve topraklar bırakacaktık. Orduyu kurtarmak için başka çare yoktu. Ama öyle bir karar vermek de güçtü. Git söyle, yazamıyorsa ben dikte edeyim, dedim. Bir müddet sonra çekilme emrini yazmış, getirdi. Askerlik edebiyatına örnek diye alınabilecek kadar iyi düşünülmüş ve yazılmıştı.” Bu görev sırasında, üst komutan olarak Mustafa Kemal’in, kendi komutası altında çalışan İsmet Bey’e verdiği (20 Mayıs 1917) tarihli sicilden alınan aşağıdaki cümleler anlamlıdır: “Ciddi, faal, düşüncesi gayet açık ve yüksek fikirli…İyi bir görüş yeteneğine ve olayları süratle algılamaya sâhip…Askerliğe ilişkin değerlendirmesi güzel ve kapsamlı. Doğru ve duraksamadan karar verebilmekte. Cesur ve kişisel kararı ile hareket etme yeteneğine sâhip. Orduda ve memlekette üstleneceği önemli vatan görevlerinde ve hizmetlerinde kendisinden büyük hizmetler beklenir.”
16 Mayıs Cuma günü sabahın erken saatlerinde arkadaşı ve avukatı Saadettin Ferit Talay, Şişli’deki eve gelerek Mustafa Kemal’i uyandırdı; duyduğu önemli bir haberi mustafa Kemal’e ulaştırdı. Haber şuydu: Mustafa Kemal’i götüren gemi Karadeniz’e çıkınca bir İngiliz muhribi tarafından batırılacaktı. Bu haberi kendisine Merkez Bankası müdürlerinden Berç Keresteciyan ulaştırmıştı.
6 Mayıs 1972 tarihinde 88 yaşındaki İsmet Paşa, kürsüde "ya Bülent, ya ben " diye rest çekti.
Sayfa 83
İspanyolların elinden kaçan bir grup at, Amerika'nın içlerine doğru yayılır ve yabanileşirler. "Mustang" adı verilen bu atlar Kızılderililer tarafından ele geçirilir. Ankara'daki ODTÜ'de bulduğu terk edilmiş ata binen bir öğrenci aşık olduğu kızın penceresine gelir: "Hadi kız, bohçanı hazırla. Seni kaçırmaya geldim." O öğrenci, Emperyalizme karşı olan iki arkadaşı, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ile birlikte 6 Mayıs 1972'de darağacında katledilen Deniz Gezmiş'ten başkası değildir. Kızılderilileri yok eden sömürgeciler, barışın, özgürlüğün ve eşitliğin egemen olduğu bir dünya özlemiyle karşılarına dikilen kızıllara da aynı senaryoyu uygulamaktaydılar!.. Deniz Gezmiş ayaklarının altındaki sehpayı tekmelediğinde darağacından yükselen sesten ürken bir güvercin, duvardaki yuvasından gökyüzüne doğru uçar.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.