''Uyumayacağım, bütün gece uyumayacağım, nice uykusuz gecelere tanıklık etmiş şu pencerede şafağın ilk ışıklarını göreceğim. Hiçbir şeyin değişmediğini bileceğim, lütuf diye bir şey olmadığını...''
Ne yazık ki kısa bir süre sonra üçünden biri geleneksel davranacak, söylenmesi gereken şeyi söyleyecek, o yapay salaklığa saplanacak, terk edecek veya dönecek veya bir hata yapacak veya ağlayacak veya kendini öldürecek veya kendini feda edecek veya kendini idare edecek veya başka birine âşık olacak veya ona Guggenheim bursu verecekler, o büyük rutinin kıvrımlarından herhangi biri...
Reklam
O ev bir cehennem çukuru, bir kırkayak kafesi." "Hiç kafeste kırkayak görmemiştim." "Bende ve kırkayağın neye benzediğini de bilmiyorum, ama Palanco onların kafeslerde tutulduğunu söylemişti."
"Beni bunaltıya sokuyor bunlar, valla öyle." "Bunalım demek istiyorsun herhalde," der Lila, dediklerimi düzeltme hevesiyle. "Hiç değil, kızım. Bunalıma kapıldın mı gitgide dibe batarsın, sonunda da vatoz gibi yamyassı olursun. Hani akvaryumda görmüştük. Ama bunaltıya kapıldıysan etrafındaki her şey yükselmeye başlar. Mücadele etsen de boşuna, en sonunda bir yaprak gibi yerde kalakalırsın."
Seni düşünürken ben olan bu şeyin en derinlerine yuvarlanan o şey misin sen?
Bana acıdığın için yapmıyorsun değil mi bunu?" "Başka ne olacaktı ki?" dedi Hélène şaşırmış gibi. "Tabii ki sana acıdığım için yapıyorum.
Reklam
57 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.