Seni düşünürken ben olan bu şeyin en derinlerine yuvarlanan o şey misin sen?
''Uyumayacağım, bütün gece uyumayacağım, nice uykusuz gecelere tanıklık etmiş şu pencerede şafağın ilk ışıklarını göreceğim. Hiçbir şeyin değişmediğini bileceğim, lütuf diye bir şey olmadığını...''
Reklam
Bana acıdığın için yapmıyorsun değil mi bunu?" "Başka ne olacaktı ki?" dedi Hélène şaşırmış gibi. "Tabii ki sana acıdığım için yapıyorum.
basit bir çağrışım oyunu, bir ayna, bir anı, bir anı daha, işsiz güçsüz hayal gücünün önemsiz lüksleri.
gerilerde, bir yerlere koymak gerektiğinde hep gerilerde ya da çok derinlerde denen o yerde, her halükarda buradan farklı bir yerde
O ev bir cehennem çukuru, bir kırkayak kafesi." "Hiç kafeste kırkayak görmemiştim." "Bende ve kırkayağın neye benzediğini de bilmiyorum, ama Palanco onların kafeslerde tutulduğunu söylemişti."
Reklam
"Onu bunu çekiştirmek yerine neden dışarı çıkmıyoruz ki? Diğer hayaletlerden söz eden hayaletlere benziyoruz. Sağlıksız bir şey bu."
Ne yazık ki kısa bir süre sonra üçünden biri geleneksel davranacak, söylenmesi gereken şeyi söyleyecek, o yapay salaklığa saplanacak, terk edecek veya dönecek veya bir hata yapacak veya ağlayacak veya kendini öldürecek veya kendini feda edecek veya kendini idare edecek veya başka birine âşık olacak veya ona Guggenheim bursu verecekler, o büyük rutinin kıvrımlarından herhangi biri...
"Beni bunaltıya sokuyor bunlar, valla öyle." "Bunalım demek istiyorsun herhalde," der Lila, dediklerimi düzeltme hevesiyle. "Hiç değil, kızım. Bunalıma kapıldın mı gitgide dibe batarsın, sonunda da vatoz gibi yamyassı olursun. Hani akvaryumda görmüştük. Ama bunaltıya kapıldıysan etrafındaki her şey yükselmeye başlar. Mücadele etsen de boşuna, en sonunda bir yaprak gibi yerde kalakalırsın."
yere düşmüş, uçmak için çırpınan bir kuş, ağa vurdukça ona şeklini veriyor, ağın ve kuşun sentezi sadece uçmaktan ya da ağın şeklinden ya da kuşun gölgesinden oluşuyor, uçmanın kendisi, kendi yok oluşunun narin düğümleriyle onu kuşatan ağdan kaçmanın katıksız paradoksunda bir an için tutsak kalıyor
Reklam
-iş yerinde grev var +o zaman iş değişir -tek grev yapan ben olduğum için muhtemelen işten atacaklar
Kimse onu terk etmediği için terkedilmişlik bile olmayan bir şey içinde kaybolmuş...
Bana bakın, rüyamda bir meydandaydım ve yerde bir kalp buldum. Eğilip aldım, atıyordu, bir insan kalbiydi ve atıyordu, sonra onu çeşmeye götürüp elimden geldiğince yıkadım, çünkü üzerine yapraklar ve tozlar yapışmıştı ve onu Rue de l'Abbaye'deki polis karakoluna götürdüm. Hepsi düzmece, der Marrast. Onu yıkadın ama sonra saygısızca eski bir gazeteye sarıp ceketinin cebine koydun. Nasıl ceketine koysun ki üzerinde sadece gömlek vardı, der Juan. Ceketim vardı, der Polanco ve kalbi karakola götürdüm ve bana bir makbuz verdiler ki bu rüyanın en acayip bölümüydü. Onu onlara vermedin, der Tell, onu evine götürüp altın sürgülü dolabına sakladığını gördük. Altın sürgülü Polanco'yu bir gözünüzün önüne getirsenize, diyerek güler Calac nezaketsizce. Kalbi karakola götürdüm, der Polanco. Olabilir, der Nicole, ama ikincisiydi herhalde çünkü en az iki tane bulduğunu gayet iyi biliyoruz.
Bir kez daha hakkım olmadan dahil etmiştim onu hayalimde, onca mesafenin, suskunluğun tesellisi olsun diye.
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.