Bu arada Baudelaire'den sonraki nesilleri, daha çok modern şairleri... Üstelik «Orhan Veli kalemi eline aldığı zaman Baudelaire, Rimbaud, Verlaine gibi şairlerin şiir meselelerini Haşim'den sonra Cahit Sıtkı, Muhip Dranas ve başkaları beş aşağı beş yukarı sanat piyasasına sürmüşlerdir. Biz yetiştiğimiz sırada
Baudelaire, Rimbaud, Verlaine çok sevilen şairlerdir.»
0. Veli edebiyat hayatına bu okuduğu ve sevdiği yabancı şairlerin etkilerini taşıyarak girer; Türkiye'de onları izleyen yerli şairlerin kervanına katılır.
Eski şiirlerde yalnız, mutsuz, karamsar bir kişinin -belki de şairin kendisinin yaşayışı anlatılır; üzüntüleri, aşkları, özlemleri dile getirilir. Bu kişi; «içinde bir yalnızlık duygusu taşır, durmaksızın kemirir», «hülyadan köprü-
ler» kurar (Odamda). Mutlu bir ülke tasarlar: «Geceler orada yeşil bir deniz gibi»dir (Eldorado). Çocukluğunu ve «hatırası içinde yemin kadar büyük» ilk aşkını düşünür. (Oaristys). «Hasretinin yıllardan beri bel bağladığı» sevgiliyi bekler (Düşüncelerimin Başucunda). Ama boşuna. Geçmiş geri gelmez. Bu yüzden «içi kör kuyu gibi derin»dir, «ve sonsuz rüyasında yalnızlık» sürüp gider (Kurt). Bir ara umutlanır: Acaba «eski günler mi gelecek?» (Ave Maria). Gerçi «gün doğuyor şehrin üzerine» (Gün Doğuyor). Fakat o hâlâ «aydınlıklardan uzakta»
Papirüs Dergisi, Orhan Veli Özel Sayısı, Ocak 1967, sayfa 7