O yılların tüm eşyaları gibi radyolar da insanı sabırlı olmaya zorlardı. Pilli el radyolar hemen ses verirdi de, lambalı radyoların ille de ısınması gerekirdi. Radyoyu açmak mutluluk verici bir eylemdi. Lambanın olduğu yerde keskin, lambadan uzaklaştıkça gölgelenen bir ışık radyonun ön panelini doldurur, büyüleyen kutu yavaş yavaş ısınır, derken ses gelirdi. "Yurttan Sesler Korosu'nu dinleyeceksiniz..."