Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kur'ân'daki en belirgin teşbih kullanımlarından biri, Hesap Günü'nde yaşanacakların muhatap kitlenin aşină olduğu ve kolay anlaşılır bir tasvirle resmedilmesidir. Kur'ân, bu muhasebe esnasında göğün "𝘆𝗮𝗿ı𝗹ı𝗽 𝗸ı𝘇𝗮𝗿𝗮𝗻 𝗱𝗲𝗿𝗶 𝗿𝗲𝗻𝗴𝗶𝗻𝗱𝗲 𝗯𝗶𝗿 𝗴𝘂̈𝗹 𝗴𝗶𝗯𝗶" (55:37) olacağını haber verir. Yine o esnada, sağlam ve kalıcı olmaları nedeniyle Araplarca "halid/ebedi olanlar" (el-hevālid) diye adlandırılan dağlar, "𝗮𝘁ı𝗹𝗺ı𝘀̧ 𝗿𝗲𝗻𝗸𝗹𝗶 𝘆𝘂̈𝗻𝗹𝗲𝗿 𝗴𝗶𝗯𝗶 𝗼𝗹𝘂𝗿𝗹𝗮𝗿" (101:5) ve "𝗯𝘂𝗹𝘂𝘁𝗹𝗮𝗿 𝗴𝗶𝗯𝗶 𝗴𝗲𝗰̧𝗶𝗽 𝗴𝗶𝗱𝗲𝗿𝗹𝗲𝗿" (27:88). Bu arada insanlar da "𝗯𝗶𝗿 𝗵𝗲𝗱𝗲𝗳𝗲 𝗱𝗼𝗴̆𝗿𝘂 𝘆𝗮𝗿ı𝘀̧ı𝘆𝗼𝗿𝗹𝗮𝗿𝗺ı𝘀̧𝗰̧𝗮𝘀ı𝗻𝗮 𝗵ı𝘇𝗹𝗮 (𝟳𝟬:𝟰𝟯) 𝗸𝗮𝗯𝗶𝗿𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻𝗱𝗲𝗻 𝗰̧ı𝗸𝗮𝗿ı𝗹ı𝗿 ve "𝘀𝗮𝗰̧ı𝗹𝗺ı𝘀̧ 𝗰̧𝗲𝗸𝗶𝗿𝗴𝗲𝗹𝗲𝗿 𝗴𝗶𝗯𝗶" (54:7) veya "𝗰̧ı𝗿𝗽ı𝗻ı𝗽 𝘀𝗮𝗰̧ı𝗹𝗺ı𝘀̧ 𝗽𝗲𝗿𝘃𝗮𝗻𝗲𝗹𝗲𝗿 𝗴𝗶𝗯𝗶" (101:4) her tarafa yayılırlar.
Evet bir kelâm "Kimden gelmiş ve kime gelmiş ve ne için?" denilmesiyle kıymeti ve ulviyeti ve belâgatı tezahür etmesi noktasından, Kur'anın misli olamaz ve ona yetişilemez. Çünki Kur'an, bütün âlemlerin Rabbi ve Hâlıkının hitabı ve konuşması ve hiçbir cihette taklidi ve tasannuu ihsas edecek bir emare bulunmayan bir mükâlemesi ve bütün insanların belki bütün mahlukatın namına meb'us ve nev'-i beşerin en meşhur ve namdar muhatabı bulunan ve o muhatabın kuvvet ve vüs'at-i imanı, koca İslâmiyeti tereşşuh edip sahibini Kab-ı Kavseyn makamına çıkararak muhatab-ı Samedaniyeye mazhariyetle nüzul eden ve saadet-i dâreyne dair ve hilkat-i kâinatın neticelerine ve ondaki Rabbanî maksadlara ait mesaili ve o muhatabın bütün hakaik-i İslâmiyeyi taşıyan en yüksek ve en geniş olan imanını beyan ve izah eden ve koca kâinatın bir harita, bir saat, bir hane gibi her tarafını gösterip çevirip, onları yapan san'atkârı tavrıyla ifade ve talim eden Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın elbette mislini getirmek mümkün değildir ve derece-i i'cazına yetişilmez. Ayet-ül Kübra - 88
Reklam
Neml, 27/88
Dağları yerinde donmuş gibi durur görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler.
Nitekim Allah (c.c) şöyle buyuruyor; "Ne malın ve ne de çoluk-çocuğun fayda vermediği gün. Yalnız Allah'a temiz kalp ile gelen müstesna."¹ Allah'ım; bize ölmeden evvel tevbe etmeyi nasip eyle, gaflette iken bizi ikaz buyur ve elçilerin önderi olan Peygamberimizin şefaatinden faydalanmamızı müyesser eyle. 1 •| Şuara Sûresi, 88-89
Sayfa 51 - ÇelikKitabı okuyor
"Başarım ancak Allah'ın yardımı iledir. Ben yalnızca O'na dayandım ve ancak O'na döneceğim" (Hûd, 11/88)
Reklam
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Zâhir Alimler
Onlardan bir kısmı ise, ilimleri öğrenmiş, zahiri amelde bulunarak görünür günahları da terk etmişlerdir. Lakin kalplerinden bihaber kalmışlardır. Kibir, riya, hased, baş olma ve üstünlük arzusu, akran ve meslektaşlarının kötülüğünü isteme ve insanlar arasında meşhur olma isteği gibi Allah'ın sevmediği sıfatları kalplerinden silmemişlerdir. Bu da bir aldanmadır. Sebebi ise şu hadislerden gafil olmalarıdır: "Riya, küçük şirktir." (Hakim, Müstedrek, IV, 365; Ahmed, Müsned, V, 428; Beyhaki, Şu'abu'l-îmân, V, 333.) "Ateşin odunu yakıp kül ettiği gibi, hased de iyilikleri yakar kül eder." (Ebû Dâvûd, Edeb, 52; İbn Mâce, Zühd, 22.) "Mal ve şeref tutkunluğu, kalpteki nifak tohumunu yeşertir; tıpkı suyun bitkileri büyüttüğü gibi..." (Bu rivayetin kaynağı bulunamadı.) Daha nice hadisler mevcuttur. "O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. Ancak Allah'a temiz bir kalp ile gelenler fayda görür." (Suara 26/88-89.) ayetinden de gafildirler. Onlar kalplerinden gafil ve dış görünüşleriyle meşgul olmuşlardır. Oysa kalpten yönelmeyenin taatleri sahih olmaz. Bu kişi, bir hastaya benzer ki, kendisi uyuz hastalığına yakalanmıştır ve doktor kendisine, ilgili merhemi sürüp ilacı içmesini söyler. Fakat o, merhemi bedenine sürdüğü halde ilacı içmez. Hastalığının dışına yansıyan kısmını izale eder, ama içindekini yok edemez. Halbuki hastalığın kaynağı içindedir. Dolayısıyla hastalığı hiç eksilmez, devamlı surette artar. Şayet içindeki yok olacak olsa dışı da rahat edecektir. İşte, bu şekilde kalpte pislikler gizli olduğu müddetçe, izleri insanın dışında, azalarında ortaya çıkacaktır.
"O'nun yüzü dışında her şey yok olacaktır." Kur'an 28,88
Sayfa 126Kitabı okudu
Çünkü ben dünya sevgisi ile benim sevgimi asla bir kalpte birleştirmem. (Kasas 28/88.)
Reklam
5.cilt
1278. Yine Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Umre ibadeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günahlara kefârettir. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir." Buhârî, Umre 1; Müslim, Hac 437. Ayrıca bk. Tirmizî, Hac 88; Nesâî, Menâsik 3, 5, 77; İbni Mâce, Menâsik 3.
5.cilt
1276.Ebû Hüreyre radıyallâhu anh şöyle dedi: Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem'e: - En üstün amel hangisidir? diye soruldu. - "Allah ve Resulün’e iman etmektir" buyurdu. - Sonra hangisidir? denildi. - "Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu. - Sonra hangisidir? denildi. - "Makbul olan hacdır" buyurdu. Buhârî, Îmân 18, Hac 4, 34, 102, Umre 1, Sayd 26, Cihâd 1, Tevhîd 47; Müslim, îman 135, Hac 204, 437. Ayrıca bk. Tirmizî, Fedâilü'l-cihâd 22, Hac 88; Nesâî, Hac 4, 5, 6, Cihâd 17; İbni Mâce, Menâsik 3.
Allah, karşılıksız verenleri ödüllendirir. Yusuf 88
MTP kolesterol metabolizmasında rol oynayan bir proteindir. Kolesterolün kalp ve damar hastalıkları açısından önemi düşünülünce MTP'nin uzun ömürlülüğü belirlemede önemli olması mantıklı görünüyor. Nitekim asırlıkların çocukları, kalp ve damar hastalıklarına çok daha geç yaşlarda yakalanıyordu. Asırlıkların %88'i ise bu hastalıklara ya hiç yakalanmamış ya da 80'li yaşlardan sonra yakalanmıştır.
Her hangi bir şekilde dara düşen bir kimse nasıl olur da " Lâilâhe illâ ente sübhaneke inniküntü minezzalimin ( Senden başka ilâh yoktur, Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim, ben zalimlerden biri oldum)" (Enbiyâ sûresi, âyet:87) demez, buna şaşırıyorum, çünkü ulu Allah böyle diyenler hakkında şöyle buyuruyor: " Biz onun duasını kabul ederek kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü'minleri de böyle kurtarırız." ( Enbiyâ sûresi, âyet:88)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.