Gözyaşlarımın kanadığını hissediyorum. Histeri krizine tutulmuşçasına hıçkırıklara boğuluyorum. Herşey donuk, tatsız ve ruhsuz... Kendimi savaş suçlusu olarak görüyorum. Binlerce ruhu ıstırap içinde bırakan cani... Merhamete muhtaç katil... Ve daha nice başıboş duygu... Bu duyguların dillendiği çığlıklar... Çığlıkların vücuda gelip oluşturdukları cümleler...
Tüm duyguları hiyerarşik bir düzen içinde, birbirilerine karıştırmadan, dinginliklerini koruyarak aktarıyor Cezmi Ersöz. Okurken nice muhtaçlığın esaretinde yorulduğunuzu hissedeceksiniz. Ersöz ve kuşağının ortak paydasının acı ve gözyaşı olduğu kanısına vardım. Onlar gündüz maskelerini takan, gece ise maskeleri çıkarıp kendi köşelerinde kendileriyle hesaplaşanlar. Ben buna inanıyorum.
Kullandığı dilin derinliğine kendinizi kaptırdığınızda, binlerce dehlizin kapısında soluklanmak için dahi fırsatınız olmayacak. O kadar yoğun ki anlatımı, hisleri, hissettirdikleri; her seferinde yeniden boğulacaksınız. Her zaman ki gibi farklı kapak tasarımıyla göz doldurup gönül ağlatan bir eser. Okuyun. Kütüphanenizde bulundurun derim ben.
Kitapla kalın