Zorunlu uyumalar, unutmalar, bir kaçışı olabildiğince yaşamalar, yepyeni bir yanılsamayı bir kez daha göze alabilmeler, sözde taptaze, değişebilirliklere açık bir sabaha uyanmalar, düşünmeler ya da düşündüğünü sanmalar, gündelik tasaların ya da tasarıların etkisiyle gecelerin büyüsünü ayrımsayamayanlar, sesler, sesler, sesler, ölülere, hep ölülere doğru yol almanın tedirginliği, anlamsız, belli bir zamandan sonra hani neredeyse bir göreve, bir kaçışa, dahası kimi eksiklikleri örtmeye, kimi yalanlardan sıyrılmaya dönüşen sevişmeler, suskunluklar, kendi sessizliğinde ya da bir başkasının sessizliğinde kala kalmalar, sonra bir küçük isyan, bir garip, kendini sürekli olarak yenileyen bir uzun sonbahar, sözcükler, sözcükler, sözcükler, sırları her geçen gün biraz daha çok dökülen aynalar, yiten, yitmiş gibi görünen, durup dururken, beklemediğimiz, hazırlıklı olmadığımız anlarda karşımıza çıkabilen görüntüler vardı ne de olsa hayatımızda. Görüntüler evet, görüntülerin sınırsızlığı ve hiç bitmeyecek hikayesi.