Allâh Rasûlü’nün meşhur Vedâ Hutbesi’ni dinleyen takrîben 120 bin sahâbîden yaklaşık ancak 20 bin kadarının Mekke ve Medine’de medfûn olduğu düşünülürse, tebliğ dâvetinin ashâb-ı kirâm tarafından nasıl sınırları aşan bir heyecân şerâresi hâlinde yaşandığı daha iyi idrâk edilir. Nitekim Çin’den İstanbul’a, Afrika’dan Kafkaslar’a kadar giden sahâbî, gittikleri her yerde hidâyet ve rahmet aşısı yapmış, İslâm’ın kaderinde şerefli bir mevkî kazanmaya muvaffak olmuşlardı. Böylece Mekke’den başlayan hidâyet dâvetini bütün zaman ve mekânlara ulaştırmışlardı.