"İlim ikiye ayrılır: Zahir ilim(dış dünya), batın ilim(iç dünya). Birincisi cehaleti giderir; ama kibir, kendini beğenme, kin ve hasedin yeşermesine sebep olur; ikincisi nefsin sıfatlarını giderir, af, eziyete tahammül, kötülük edene iyilik, herkesin iyiliğini istemek gibi sıfatların neşv ü nema (ortaya çıkmasına) bulmasına imkan verir. Birinci ilim, evin duvarına işlenen nakış gibidir. İkincisi bu duvarın karşısındaki duvara çekilen cila gibidir. Bu nakış orada daha canlı görünür.
YARATILIŞ GAYEMİZLE İLMİN İLGİSİ
?Dünya ağacının meyvesi olan insan, yaratıkların özüdür. Bunun için gayelerin en yücesini araması gerekir. Bu da ilimdir.
Zahir ilmi güzeldir, amellerin tohumudur. Ama bunun güzelliği Adem'in ilmi olan ilm-i esma ile olur ki bu da batın ilmidir.
Batın ehli, zahir ilminin şerefini inkar etmemişlerdir. Nitekim Sırr-ı ve Sakati, müridi ve yeğeni Cüneyd-i Bağdadi'ye şöyle dua etmiştir: Allah seni Hadisi bilen mutasavvıf eylesin!...
Ey veli, iç dünya itibariyle Allah'a ulaşmaya çalışırken, dışınla da ondan ayrı olduğunu bilmelisin. İçinde cem(birlik) tarafında, dışınla fark tarafında olmalısın. Vahdet(birlik) ile kesretten(çokluk), kesret ile vahdetten perdelenmemeli, kullukla marifet arasını bulmalısın ki tehlikelerden kurtulasın. Farkı olmayanın kulluğu, cemi olmayanın marifeti olmaz.?
Ey gönül gel gayrıdan geç aşka eyle iktida
Zümre-i ehl-i hakikât anı kılmış mukteda,
Cümle mevcudat u malumata aşk akdem dürür
Zira aşkın evveline bulmadılar ibtida.
Hem dahi cümle fena buldukta aşk bâki kalır,
Bu sebepten dediler kim aşka yoktur intiha.
Dilerim senden Hüda'ya eyle tevfikin refik,
Bir nefes gönlüm senin aşkından etme gel cüda.
Masivâ-yı aşkının sevdasını gönlümden al,
Aşkını eyle iki alemde bana âşinâ.
Aşk ile tamûda olmak cennetidir aşıkın,
Lîk cennette olursa tamûdur aşksız ana.
Ey Niyazi mürşid istersen bu yolda aşka uy,
Enbiya vü evliyaye aşk oluptur rehnüma."