A2889

A2889
@A2889
24 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
184 syf.
9/10 puan verdi
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları - 1. Kitap
İFA: İnsanın Fabrika Ayarları - 1. KitapSinan Canan
8.3/10 · 4.262 okunma
Reklam
Ablası konuşurken, zavallı, aptal köleler diye düşünüyordu. Dünyanın güçlülere ait olmasında şaşacak bir şey yoktu. Köleler, kendi köleliklerine saplantıyla bağlıydı.
Sayfa 394

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Geçmiş geçmişte kalmıştır ve de tarih tekerrür eder diyen adam, en büyük yalancıdır.
Sayfa 382
''Sen de ötekiler gibiydin, genç,'' diye dudak büktü ona. ''Senin de ahlakın, bilgin tıpkı onlarınki gibiydi. Kendin adına düşünüp, kendin gibi davranmıyordun. Senin de fikirlerin, tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş; eylemlerini toplumsal onay biçimlendirmişti.''
Sayfa 303
Reklam
...Marian gittikten sonra bu olay üzerine derin derin düşündü ve kız kardeşiyle nişanlısını, kendi sınıfıyla Ruth'un sınıfının mensuplarını; yani kendi küçük hayatlarını dar kafalı küçük formüllere göre yaşayanları, bir araya toplaşmış sürüler dışında var olamayan varlıkları, yaşamlarını başkalarının düşüncelerine göre kalıplara sokanları, kölesi oldukları çocuksu kurallar nedeniyle gerçekten yaşamayı ve birey olmayı beceremeyenleri düşününce bir iki kez acı kahkahalara boğuldu.
Sayfa 302
Şu güneşin altındaki hiçbir sebep, sadece türdeşlerim çoğunluk olarak onu beğeniyor veya beğenilmesi gerektiğine inanıyor diye o beğeniyi benim de taklit etmemi gerektirmez.
Sayfa 238
Martin'in zihninin seyrini takip edemiyor, bu seyir kendisinin yetişemeyeceği yerlere ulaşınca onu delibozuk addediyordu. Hayatı boyunca kimsenin zihni onu aşamamıştı çünkü. Babasının, annesinin, kardeşlerinin ve Olney'nin zihnini her daim takip edebilmiş olduğu için Martin'in zihninin akışını izleyemeyince kabahatin onda olduğuna kanaat getirmişti. Sadece kendi dünyasıyla sınırlı dar görüşlünün, evrensele akıl hocalığı yapmaya çalışmasının kadim tragedyasıydı bu.
Sayfa 233
Yazın bitmesi yakındı. Ama öyle hemen çekip gitmiyordu yaz; mecalsiz varlığını tepelerin arasından yavaş yavaş çekerek, vadilerin morunu daha da koyulaştırarak, azalan güçlerinden ve doymuş esrimelerinden kendine puslu bir kefen örerek, ömrünü doldurmuş ve iyi yaşamış olmanın verdiği sakin hoşnutlukla, yavaş yavaş ölüyordu.
Sayfa 203
Ancak hayrete, hayranlığa ayıracak fazla zamanı yoktu Martin'in. Tüm zihnini işe veriyordu. Eli ve kafası durmadan çalışan zeki bir makine, mevcudiyeti o zekânın varlığına armağan olmuş bir insandı. Kâinata ve onun büyük meselelerine ayıracak yer kalmamıştı beyninde. Zihninin tüm o geniş, ferah koridorları kapanmış, sıkıca mühürlenmişti.
Sayfa 170
Reklam
... Bütün o çalışmaları kendi yapmaya kalksaydı binlerce hayat yaşaması gerekirdi.
Sayfa 130
Bilgi, bana bir harita odası gibi geliyor. Kütüphaneye her gidişimde bunu düşünür, etkilenirim. Öğretmenlerin rolü, çocuklara harita odasının içinde ne olduğunu sistemli biçimde öğretmek. Öğretmen, harita odasındaki rehberdir, hepsi o. O bilgiler onların kafalarının içinde değil. İcat eden, yaratan onlar değil. Her şey o harita odasında. Öğretmenler harita odasından nasıl yararlanacaklarını bilir. Onların işi, normalde orada kaybolabilecek kişilere yol göstermektir.
Sayfa 103
Ruth'un sınırı, ufkunun sınırıydı ve sınırlı beyinler ancak başkalarındaki sınırları görürdü.
Sayfa 85
196 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.