Şimdi o günleri, gerçeklere, ne denli acımasız olursa olsun, tutkuyla bağlı, içten bir sanatçının yarattığı bir öykü gibi düşünüyorum. Geçmişi canlandırmaya çalışırken, bütün bunların gerçekten olduğuna inanasım gelmiyor.
İnsanoğlu Allah'ı terkederse, Allah'ı unutursa
insanoğlu, dünyamızın başına böyük, ama öyle böyük bir felâket gelecek ki...
İnsanoğlu insan olduğunu unutacak; kardeş kardeşi dişleyecek; ökmeği ît kibik aşayacak, suyu it kibik içecek...
Ve önemli olan gökyüzüydü. Mavi mi mavi; açık ve belirli; ama gene de
dünyamdan ayrı ve tecrid edilmişliğine ömürlerin bir akıbet yeri olduğuna beni ikna edemeyen gökyüzüydü önemli olan.
Yoktu kimse.
Ağlamak istiyor, ağlayamıyordum. Bağırmak istiyor, bağıramıyordum. Yola atıldım. Bulutların arasından kayan ay daha da büyültüyordu korkumu.