Adem Yıldız

Adem Yıldız
@Ademyildiz
Bu metin İngilizce dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
youtu.be/V9kbKSXfkvA?si=...
Kesinlikle değer
"Romanı zevk için okuruz umumiyetle, hastalanmak için değil. Suç ve Ceza'yı okumak, kendini isteyerek hasta etmektir. Kitabı okurken, daima bir ruh sancısı duyarsınız. Her kitap yazarla okuyan arasında bir düello; yazar bize bir hakikat, bir hayal veya bir korku aşılamağa çalışır; biz de ya kayıtsızlığımızla karşı koyarız ona, ya aklımızla. Suç ve Ceza'da yazarın dehşet verme kabiliyeti, orta bir hassasiyetin dayanamayacağı kadar büyük. Ürpertici eserlerin en tanınmış ustaları, bir Hoffmann, bir Edgar Poe, bir Baudelaire, Dosto'ya kıyasla birer göz boyayıcı, birer edebiyatçı... Suç ve Ceza, Macbeth'den beri yazılan en derin suç psikolojisi etüdü" (E.M. de Vogüé. Le Roman Russe, Paris, Plon, 1892). Doğru ama insanı tanımak böyle bir üzüntüye değmez mi?
Reklam
Suç ve Ceza
Sosyalistlere göre suç, çevrenin ürünü. Suç diye bir sev yok. Suç, kötü ve tabiat dışı bir içtimaî düzene isyandan ibaret. Çevre her kötülüğün kaynağı. Demek ki, toplum akla veya tabiata uygun bir düzene kavuşunca suç falan kalmaz. Cünkü isyan edecek bir konu yoktur artık. Ve göz kapayıp açıncaya kadar insan salaha kavuşur.
Demek ki İslamiyet'in temel mefhumu: Eşitlik. Bu bir amaç değil, bir hak. Hürriyet, eşitliğin bir başka adı veya görünüşü. Sınıf kabul etmeyen, imtiyaz tanımayan bir dinde kimin kime karşı hürriyeti? Batı, hürriyeti, bir hata işleme hakkı olarak tarif ediyor. Müslüman'ın böyle bir hakkı yoktur. Çünkü o ebedî hakikatin, yegâne hakikatin, cihanşümül hakikatin emrindedir. Evet, İslâmiyet bir kanun ve nizam hâkimiyeti (nomokrasi)dir.* Batı'nın gerçekleştirmeğe çalıştığı eşitliği çoktan fethetmiştir. Fikir hürriyetini, insanı insana saldırtan bir tecavüz silâhı olarak değil, bir ikaz, bir irşat vasıtası olarak kabul etmiştir. Demokrasinin ta kendisidir İslâmiyet. Ama Batı'nınkinden çok başka bir ruh ikliminde gelişen, başka umdelere dayanan bir demokrasi

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İslâmiyet'te demokrasi
İnsanlar, doğuştan eşittirler: kullukta, fanilikte eşitlik. Ama menfi bir eşitlik bu. Sonra, iman sayesinde yeni bir eşitlik kazanırlar, kardeş olurlar. Rabbin lütuflarından aynı ölçüde faydalanacaklardır: hukukî ve müsbet bir eşitlik. Kulun bütün haysiyeti: Mümin oluşunda. Kul, mümin olunca hukukî bir hüviyet kazanır, dilenciyi halifeye eşit kılan bir hüviyet. İslâm için hürriyet felsefî değil, hukukî bir mefhum. Temeli: Câmianın bütün fertleri arasında tam bir hak eşitliği olduğu inancı. Hükmeden Allah'tır, bu hâkimiyet devredilemez. Allah, her ul-ül emr'i otorite ile doğrudan doğruya techiz eder. Emir (veya Sultan) seçimle gelse de, durum değişmez. Allah'ın dışında cismanî bir otorite yoktur. Vardır demek, Allah'a şerik koşmaktır. Ul-ül-emr, Allah'ın aletidir sadece. İslâmiyet'te her türlû istibdada, ahkâm-ı Kur'aniyye dışındaki her türlü keyfiliğe karşı direnmek için birçok yollar vardır.
Çağdaş Avrupa'nın demokrasi anlayışı
Weberci bir sosyologa göre, demokrasiyi diğer siyasî rejimlerden ayıran önfaraziye: Hürriyet. Hürriyet, demokrasinin başlangıcından itibaren mevcuttur: derece kabul etmeyen, kayıtsız şartsız bir hürriyet. Bu mefhum demokrasinin amacını da belirler: Eşitlik. Eşitlik gerçekleşemez, gerçekleşirse demokrasi hikmet-i vücudunu kaybeder, yerini anarşiye bırakır. Tarihteki demokrasileri anlamak ve özlerinden ne kadar uzaklaştıklarını tayin etmek için onları bu saf tiple karşılaştırmak gerek (Bkz. J. Freund.* Le nouvel age, Paris Rivière, 1970).
Reklam
Reklam
1.085 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.