Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen.
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
• Şeyh Galip
youtu.be/OO0blZAZZjwFilistin, işgal edilmiş zihinlerin meselesi değildir.
İnsanlığın Meselesidir.
Güllerin düşleriyle karşılaşırdı, kırmızı sözcüklerde, çadırlarda, lağımlarda, çocukların gözlerinde, seyredilen yıldızlarda...
binlerce ölünün kalbinde...
Unutmadan şaşkınlığını... kalenin aydınlığında başlayan vahşetin.
Unutmadan şaşkınlığını... ateşleriyle yanan bu yerlerin.
Unutmadan şaşkınlığım... çadırların idam sehpalarıyla yükseldiğini.
Unutmadan sav sözlerini... anılanların yankısının döneceği ve yarım adanın yamalarını eşeleyeceğini...
Unutmadan sav sözlerini... kalplerin benzerlerini aradığını.
Yeryüzü kalışımızın türküsünü söyler ve ruhlar yaratılır yerin koynundan ve çadırların içinde...
Leylak atların adımları çözülmeye başlar milatta ve hayatta toprağı müjdeleyen insanda.
Bebekler yenilenen zamanla geri döner.
Leylak atlar dalga dalga boşalır özgürlüğe küçüklerin milat ruhuna.
Haykıran ruhlarla karşılaşır hatta küller dolmadan ne etraflarında ne de boşalanda.
Bu alışkanlıkların ruhundan gönderilen kovulan ve ağlayan vatanda
yakın bitkilerde başlangıcı araştırmaya geri döner
leylak atlar baharla karşılaşır, onları
ısıtır ve ısıtır gözlerinin kirpiklerini.
Ben ışığından.
Gözlerinden,
Yangınımı başlattım...
Ben kalbinden,
Denizinden,
Gözlerinden,
Çizildi yolum...
Ey sevgilim...
Ey askerim.
Şehrimin ordusundaki...
Ey başlayan,
Ayaklanışımın derinliklerindeki...
Ağıtlarımdaki...
Ey sevgilim...
Ey yorgun toprak,
Eviyle,
Tarlasıyla,
Mehtabıyla,
Toprağımda,
Ve kolaylığımda,
Vadimde...
Al beni yanına nidalar içinde ayaklanan akıp giden günlerle
çocukların korunan sabahlarında.
Mağrur ve dimdik duran küflü kemiklerin
üstüne esen vatanın atlı yeli ve geri dönenle.
Al beni yanına, alnımdaki hüznü sil
ardımda yüksel.