Ahizer / Ebru Kırılmaz

Fatiha, 5.Ayet: "(Ey Rabbimiz!) Yalnız sana (ibadet ve itaatle) kulluk eder ve (her hal ve ihtiyacımızda) ancak senden medet umar/yardım dileriz." Bu ayet inananların Allah'a verdiği bir taahhüttür. Bilmemiz gerekir ki Allah'a kulluk, yalnız O'na ibadet etmekle değil, hem ibadet hem de emir ve yasaklarına itaatle gerçekleşir. Çünkü Allah, yalnız ibadet ilâhı değildir. Bunun içindir ki İslâm “lâ ilâhe illallah" ile başlar. "iyyake na'büdü ile yürürlüğe girer. Kur'an'da birçok yerde Allah'a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O'nundur. Zaten Allah da insanlan bunun için yaratmıştır. Çünkü Bir'e kul olmayan bine kul olur; Allah'a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise esaret ve küçülme vardır. Seyyid Kutub tefsirinde: "Öyle bir zaman gelir ki insanlar, Allah'ı sözde inkar etmeyebilir, O'na ibadeti de terketmezler ama o ibadeti ya birine gösteriş olarak yaparlar, ya helal ve haramı (serbestlik ve yasakları) tayin ve ilanda, başkalarının İslâm'a aykırı emirlerine istekle itaat ederler ya da İslâm'a aykırı olarak bir kimseye sığınmak ve ondan bir pâye elde etmek isterler ki bu durumda onları rab kabul etmiş, onlara tapmış ve kulluk etmiş olurlar. Böylece 'Müslümanım' dedikleri halde -Allah korusun- şirke düşerler." der. "İslâm öncesi Arap müşrikleri de ideolojileri yönünden Allah'ı inkâr etmiyorlar fakat O'nun, hayatlarında hükümleri geçerli olan Rab olmasını kabul etmiyorlardı. İşte Allah'a Rab, Mâlik (Hükümran) ve tek İlâh olarak inanmamak şirk olur.
Reklam
Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiçbiriniz ameli sayesinde kurtuluşa eremez." Dediler ki: - Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah'ın elçisi? (Evet) ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!"
Sayfa 369 - Müslim, Münafikin 76, 78. Buhârî, Rikak 18, Merda 19 İbni Mace, Zühd 20Kitabı okudu
Amel, beden ülkesinde şeytanın ve nefsin iktidarının yıkılarak imanın iktidara geçtiğinin göstergesidir.
Sayfa 43

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vehb b. Münebbih (r.a.)'e: 'Lâ ilâhe illallâh' cennetin anahtarı değil mi?' denilmişti. O da: 'Evet öyledir; fakat her anahtarın dişleri vardır. Dişleri (olan tâat ve ibadetleri) yerine getirirsen kapı sana açılır, yoksa açılmaz' cevabını verdi.
Sayfa 44 - Buhari, Cenaiz, 1
"En şiddetli imtihanlara peygamberler maruz kalır." Hadis-i Şerif
Sayfa 24 - Hakim, el-Müstedrek, 3, 343Kitabı okudu
Reklam
Kuran'da ne varsa hepsi bizim içindir
Burada bir rivayet nakledeceğiz ancak önce bu rivayetin üç muhatap çevresinin olduğunu size hatırlatmak isterim çünkü bazı rivayetleri değerlendirirken "Bu bizimle alakalı değil, başkalarıyla alakalı." gibi bir hâle girebiliyoruz. Bu durumdaki kimselere Tercümânü'l-Kur'ân olan İbn Abbas (ra) çok sert bir tepki verir. Bir gün bir grup gencin Mâide Sûresi'nin 45. âyetinden sonrasını okuduklarına şahit olur. Gençlerin: "Bu ayetler Ehl-i Kitap ile alakalıdır." dediğini duyan İbn Abbas çok sinirlenir ve şöyle der: "Ey Müslümanlar, siz ne akıllı adamlarsınız! Allah'ın kitabında ne kadar tatlı mesaj varsa size, ne kadar acı varsa Ehl-i Kitap için öyle mi? Vallahi, bu kitaptaki her ayet bizedir."
Uysal halim-selim, her şeyine teşekkür eden, bir bardak su ikram ettiğin zaman sana saatlerce dua bir anne babaya niye öf denilsin ki? Seni deli edecek, öf dememe adına gayretin öyle bir noktaya gelecek ki dilini ısıracaksın, başını duvarlara vuracaksın, evden çıkıp bir yerlerde bağıracaksın evin içindeysen öfken yatışsın diye kalkıp abdestini tazeleyeceksin ama "öf" demeyeceksin. Çünkü Allah senden böyle bir hukuk istedi. Onlara karşı tavrın böyle olmalıdır. Ne olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar yine de Allah katında onlara karşı kötü bir söz söylediğiniz zaman mazur değilsiniz. Yapacağınız şey, onlara ihsanla muamelede bulunmaktır. Bunun zor olduğunu ben de biliyorum ama karşılığında cennet var ve cenneti kazanmak da kolay değildir. Allah böyle bir ağır imtihanın karşılığında böyle büyük bir mükafat vermiştir.
Ebu Hureyre r.a'ın çok hadis rivayet etmesi meselesi
Bazı cahillerin Ebû Hüreyre hakkında ileri geri konuştuklarına bakmayın. Onu tanısak, konumunu anlasak, ona verilen değerin ne olduğunu bilsek, Resûlullah (sas) ile münasebetlerini anlasak iş çözülecek. Bazı cahiller diyor ki: "Ebû Hüreyre, Resûlullah ile 4 yıl kaldı. 5374 hadis rivayet etmiş. Hz. Ebû Bekir, Resûlullah ile 23 kaldı. 147
Sayfa 110Kitabı okudu
Kerbela'nın tek şahidi İmam Zeynelabidin'in duası
"Allah'ım! Katındaki şeref, saygınlık ve esenliği anneme ve babama tahsis et. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi! Onlar için yapmam grrekenleri bana ilham et. Bütün bunları eksiksiz bir şekilde bilmemi sağla. Bana ilham ettiğin bu bilgilere göre amel etmemi kolaylaştır. Bana gösterdiğin bu ilimde basiret ve bilinç ver. Allah'ım! Onlardan güçlü bir sultandan korkar gibi korkmamı ve şefkatli bir anne gibi onlara şefkat göstermemi nasip et. Anne babama itaati, onlara iyilik etmeyi; benim için yorgun kimsenin uyuduğu uzun ve dinlendirici bir uykudan, susuzun içtiği sudan daha çok mutlu eden bir göz aydınlığı yap. Ta ki onların arzusunu kendi arzuma tercih edeyim. Onların rızasını kendi rızamın önüne geçireyim. Onların bana yaptığı iyiliği az da olsa bana çok göster, benim onlara yaptığım iyiliği çok da olsa bana az göster. Allah'ım! Onların karşısında sesimi alçalt, sözlerimi onlar için tatlı kıl, huyumu onlar için yumuşak et. Kalbimin onlara karşı şefkatli olmasını sağla. Beni onlara yoldaş, onlara karşı şefkatli kıl. Allah'ım! Bana verdikleri terbiyeden dolayı onları mükafatlandır, bana yaptıkları ikramdan dolayı onları ödüllendir, beni küçükken korudukları gibi onları koru. Allah'ım! Namazlarımın sonunda, gecenin vakitlerinde, günümün her saatinde onları dua ile yad etmeyi bana unutturma. Allah'ım! Muhammed'e ve âline salat et. Onlara dua ettiğim için beni bağışla ve bana karşı gösterdikleri iyilikten dolayı onları da affet!" Amin.
Sayfa 120Kitabı okudu
Sünnet sevdalısı olmak..
Abdullah b. Ömer diyor ki: "Bana yapılacak iş için hükmünü (yani farz, vacip, müstehap Sünnet olduğunu) söylemeyin, bu işi Efendimiz (sas) yapmış mı, yapmamış mı onu haber verin. Eğer Efendimiz (sas) yapmışsa ben de yaparım, yapılan iş ne olursa olsun."
Sayfa 129 - [Ahmed b. Hanbel, Müsned, XIV, 515]Kitabı okudu
Reklam
Anne babaların çocuklarına yaptıkları zulüm yanlarına kar mı kalacak? Hayır! Bunun hesabı ayrıdır. Hesabını Allah'a verecekler ama biz o hesabın tahsildarı değiliz.
Sayfa 128Kitabı okudu
Anne ve babaya 'öf' demek çok dehşetli bir haldir. Kur'ân'ın açık beyanı bu şekildedir. Öyleyse anne ve babaların bu noktadaki hassasiyeti şu olmalıdır: "Ben öyle davranmalıyım ki çocuklarıma 'öf' dedirtmemeliyim, öyle davranmalıyım ki onları çileden çıkanp günaha sevk etmemeliyim." Çünkü onların günaha sevk edilmesi en çok anne ve babanın canını yakacaktır. Hangi anne baba, evladının ateşte yanmasına razı olur?
Sayfa 157Kitabı okudu
Resûlullah (sas) şöyle buyurmaktadır: "Sevabı dünyada iken verilecek iyilik; başkalarının dertleriyle ilgilenmek ve akrabayla bağları korumaktır. Cezası dünyada iken verilecek kötülük ise haddi aşarak azgınlık yapmak ve akraba ile ilişkileri kesmektir."
Sayfa 172 - [Ibn Mâce, Zühd, 23; Ebû Dâvûd, Edeb, 43]Kitabı okudu
Allah ve din fikri doğuştandır. Din, sonradan ortaya çıkmış bir olgu değildir. İnsanoğlunun yaratılışı ile birlikte varolagelmiştir.
Sayfa 24
Kul, Rabbine adeta şunu sordu: "Ya Rabbi! Beni neden yarattın?" Cevap: Zariyât Sûresi 56: "Ben seni kulluk için yarattım." Yaratılış gayesi ve amacı bu ise bir insan asli gayesini nasıl unutabilir? Unutur çünkü insan nisyandan ma'müldür. Allah unutma gibi bir özellikle insanı yaratmıştır. Unutmak aslında bir nimettir. O nimeti nikmete çeviren insandır. Eğer insan unutmasaydı çok yakınını kaybettiğinde hüzün hayatının tamamına yayılsaydı yaşayabilir miydi? O nimeti nikmete, musibete çeviren unutmamamız gereken şeyleri unuttuğumuz içindir.
Resim