Sana en güzel papatyaları toplayıp getirebilirim ama,
Sen zaten papatyasın.
Ve biliyorsun ki; papatyalar dalında güzeldir.
Ve şunu da unutma ki; ben senin dalınım.
“Kırma beni…”
Şöyle aşık olabileceğim biri lazım bana. Sımsıkı sarılacağım, güveneceğim, ağladığımda da güldüğümde yanımda olan. Ne biliyim böyle hiç gitmeyecek birisi lazım bana. Öyle ev boş diyebileceğim değil. Annem evde gel elini öptürmeye götüreceğim diyeceğim biri lazım. Lazım ama işte yok. Nerdesin be sen beklediğim insan? Nerdeysen çık gel artık..
Ömür bitiyor...
Estağfurullah kadın, ‘’Ömür Yarım olup, ‘’Ömür Yaram’’ olarak son bulmak senin seçimindi.
Şimdi başka bir kalpte geçici olarak kalman dileğiyle…
‘’Seni sevmiyorum.’’
Son olarak; Bu yara artık beni acıtmıyor.
(Değer bilmezlere)
İlla toprak altına mı girmek gerekir değerimizi anlamanız için.İlla canımızın yanması mı gerekir değerli olduğumuzu hissetmek için.İlla sessiz kalmak mı gerek, ''Nasılsın,neyin var.'' cümlesini duymak için.
Hiçbir şeye geç kalmayın..
Yarın bunu söylemek için geç olabilir.Sevdiğiniz insanlara,önemsediğiniz,değer verdiğiniz insanlara daha çok ilgi gösterin.Onlar kırıldıklarını çok belli ederler.
Susuşundan,gözlerini kaçırışından, en önemlisi de yüzünde ki o güzel gülümsemesi kaybolduğunda anlayabilirsiniz.Bu hayat birbirimizi üzmek için değil.Barış için,aşk için,sevgi için var.Birbirimizi sevelim.(Hayat sevince güzel.)
Öncelikle pişman olabileceğimiz şeyleri yapmaktan vazgeçelim.Aşk dolu,sevgi dolu olalım.Düşünsenize, birisinin gülümseme sebebi olduğunuzu?Bu sizi mutlu etmez mi?Ayrıca bu sizinde yüreğinizin güzelliğini ortaya koyar.
Ve ayrıca yalnız kalmaktan korkmayın!
Vardır Allah'ın bir bildiği.Doğru yerde,doğru zamanda belki en hayırlısı çıkacak karşına.
Bunu bilebilir misin ki?Hiçbir zaman isyan etme.
Şükr'etmesini bil.Aç ellerini Allah'a dua et.O seni görüyor,duyuyor.
''Bunları ben size diyorum,ama bana bunları söyleyecek daha doğrusu söyleyebilecek bir arkadaşım yok.''
Siz siz olun,kendiniz olmaktan vazgeçmeyin.Açın ellerinizi,dua edin Yaradan'a... Son olarak; Kimseyi kırmayın şu fani dünyada, ne demiş; Mevlana
(Kırdığın yerden,kırılacaksın.)
Sensizlik denilen meret tıpkı hiç yüzmeyi bilmeyen birinin suya ilk girmesi gibi bir şey, boğulmamak için ne kadar çırpınsa da, su onu içine çeker.
Ve bende bu haldeyim. Ne zaman gözlerini görsem, sanki okyanusun derin sularında boğuluyorum. Ne kadar çırpınsam da, o gözlerin aklımdan çıkmıyor. İçinde ''Sen'' olan bir cümle ile savaşmaktan kurtulamıyorum.
Nasıl bir savaştır bu? Ortada sen yoksun, ama ben yokluğunla yarışıyorum.
Evet haklısın bu savaşın galibi sensin. Çünkü hiç yoksun, olsan da bir şey değiştirmez zaten. O gözlerine mağlup düşerim.
Ben beyaz bayrak atıyorum artık. Teslim oluyorum o güzel gözlerine ve gülüşüne.
Savaşsam da bir şey değişmeyecek zaten. Canı yanan, üzülen, kırılan, kırılmak mı? Paramparça olan taraf ben olacağım. Sensizlik denen meret ile savaşım bitti artık.
Namağlup sen kazandın.
Kaybettiğin tek şey sevmediğin birinin, o güzel aşk dolu sevgisi...
Üzülme... (Benim kadar sevilmeyeceksin)
Ben sana aşık olurum.
Seni de bana ederim ama.
Gel gör ki;
Heyecanlar,
Buluşmalar,
Sarılmalar,
Uykusuz geceler,
Güzel günler.
Ve sonra yine ayrılık...
Neyse hiç gerek yok bunlara.
Gel..
Çay demledim,
Çayıma şeker ol.
Sensiz çayın tadı yok...
Sen erkeksin abi.
Kıskanacaksın,
Kollayacaksın,
Sahipleneceksin,
Ona zarar verilmesini,
Mutsuz olmasını önleyeceksin.
Sonra gör bak.
Nasıl da mutlu ediyor seni,
Nasıl da gösteriyor sevgisini.