Din bir sosyal oluşum değildir. Din kulluktur. Kulluk da kulların sahibinin istediği gibi yapılabilir. Hem kul olmak hem de kulluk standartlarını kendi kendine belirlemek gülünçtür.
İnsan öz itibariyle nankördür. Sahip olduğu maddi ve manevi değerlerin kıymetini bilmez. Bu yüzden insan sahip olduğu şeylerin değerini kaybedince anlar.
İşini ihlas ile yapana Allah bereket verir. İmanında samimi olan Müslümana Allah hidayet yollarını açar. Çünkü "Din samimiyettir." buyuruyor Peygamber efendimiz (s).
Erkeğin kadınlaşmayı, kadının da erkekleşmeyi ( birbirini bütünleme yerine, mutlak eşitliği) istemesi, fıtrata, Yaratıcının istediği ve toplum için zaruri olan dengeye aykırıdır.
Kitap okumanın bir usulü vardır. Plansız, milli ve manevi değerleri dikkate almadan yapılan okumalar faydadan çok zarar verebilir. Kişi farkında olmadan zihnini bozuk fikir ve düşüncelerin işgaline hazır hale getirebilir. İnsan okudukları ve öğrendikleri ile düşünür, inanır ve yaşar.
Bağımsızlaşmak ve bireyselleşmek adına aile bağlarının nasıl zayıfladığına tanıklık ediyoruz. Oysa ki aile bir sözleşmedir, baglanmadir. Bireysel bağımsızlıkları ortak bağlar ile sınırlamadır.
"Ey Adem! Sen ve eşin cennete yerleşin." ayeti cennetteki süknanın ancak eşle beraber olacağını ifade eder. Başka ifade ile eşsiz cennet mümkün olmaz ve cennet aile hayatıdır.
Aile, Allah'ın büyük ayetidir ve bu ayeti anlamak için tefekkür gerekir. Ailenin varlığı rahmet ve meveddetin eseridir. Rahmet ve meveddet, sekinet ve sükûneti doğurur.
Genellikle ilişkileri konusunda onay almak isteyen insanlar sosyal medyada çok fazla bu konu hakkında paylaşım yaparlar. Beğeniler ve yorumlar bu insanlar için o kadar onaylayıcı olabilir ki eylemde bulunan kişiden ziyade başkalarının söylediğine göre hareket ederler.