Geriye baktığında ihmale uğramış, unutulmuş herşeyi hatırında canlandırıyor, eksiklerini görüyor ve vicdanen şahsını sorguya çekiyordu. Duyguları, mahkeme salonunda dinlenen tanık kılığında, yaşamı ise yargılanan sanık konumundaydı. Netice itibariyle sanık sandalyesinde öylece oturuyor; oturduğu yerden alınan mahkumiyet veya beraat kararına boyun eğiyordu.