Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1K Diyarbakır Grubu

1K Diyarbakır Grubu
@Amida21
16 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Dünyayı dolaşmak, görmediğim balıklan, yemişleri, yıldızlan görmek isterdim. Halbyki ben yalnız yazılarda ve resimlerde yaptım Avrupa yolculuğumu. Mavi pulu Asya’da damgalanmış bir tek mektup bile almadım
Reklam
FEVKALÂDE MEMNUNUM DÜNYAYA GELDİĞİME
Fevkalâde memnunum dünyaya geldiğime, toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum. Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen ve meçhulüm değilken güneşin yanında oyuncaklığı dünya, inanılmayacak kadar büyüktür benim için.
SEVİNÇLER
Sabahları pencereden ilk bakış Eski bir kitabı yeniden buluş Coşkun yüz Kar, değişmesi mevsimlerin Gazete Köpek Diyalektik Duş, yüzmek Eski müzik Rahat ayakkabı Kavramak Yeni müzik Yazmak, toprağa birşeyler dikmek Gezmek Şarkı söylemek Dostluk göstermek

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hollywood
Her sabah, ekmeğimi kazanmaya Giderim pazara, yalanların satın alınacağı yere. Umut dolu Sunarım kendimi satıcıların arasında.
Reklam
Hayranım Felemenk ressamina : Süt ve sucuk tacirlerinin tombul madamlarına, kolay mı üryan bir ilahe edası vermek? Lakin isterse ipekli don giyinsin inek + ipekli don = inek!
Öngörü
Yazıklar olsun hepimize. Bana da alışacaksınız. Bana bile. Alış-verişlerimiz gömülecek Alışkanlıklarımızın içine. Sevgilerimiz yenilenmeyecek, Azalacak kavgalarımız. Sonunda ben, Kupkuru bir ölçü. Ben bile.
Perspectif
Senin içine girdiğim zaman Dışımda kalıyorsun. Senin dışından sana bakınca İçime sığmıyorsun
Jüri
Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, Birinciliği beyaza verdiler.
Duvara Astığım
Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş, Sersem, Ben seni beklerken ölmem ki.. Beklersem.
Reklam
dikulkul im li ser rêya dildayînê  kulekê kulek im, her li dû kerî:  tu bi vê rikkê, lê… ez bi vî serî  nagihine hev li duriyanekê!
Bilîlînin, xêlîno! Xelkîno werin şahiyê! Def e û zirne “Zozan” dibêje: Azadî bû ma ne, ya em li hêviyê?
Ne var ki, uzak bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama daha uzun ömürlü, daha maddeden yoksun, daha sürekli, daha sadık olan koku ve tat, daha çok uzun bir süre, ruhlar gibi, diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden, hatıranın devasa yapışını taşımaya devam ederler.
Berî Her Zarokî
min li ku hişt ku lê vegerim  hêre bikim dê bi ser ve bim  li wî gundî li wê navçeyê li vî bajarî?  zarokek bûm ez jî  wekî her zarokî, fêkiyê rojekê  wekî her kesî ji dara dêya xwe  ketim erdê ez jî  çawakî her fêkî bikeve ji darê  her stêr çawakî birije erdê…  ez jî ketim rojekê:  berî ku bikeve erdê oxirê qoserî!
Evrenin oluşumu
Ne karanlık ne kaos. Karanlık gören göz ister, sesin ve sessizliğin kulakları gereksindiği gibi ve ayna, biçimler ister kendini mesken tutan. Ne uzam ne de zaman. Hatta ne de Kafasında kuran bir tanrısal güç, Zamanın ilk gecesinden önceki sessizliği, Sonsuzlaşacak olan o ilk geceden. Karanlık Herakleitos’un koca ırmağı Gizemli yatağında dur durak bilmeden Akar gider geçmişten geleceğe, Akar gider bir unutuştan ötekine. Hâlâ acı çeken bir şey. Yakaran bir şey. Sonra gelir dünya tarihi. Şimdi.
Sevinç ve kedere dair
Sonra bir kadın dedi ki, Bize Sevinçten ve Kederden Söz Et. O da yanıtladı: Sevinciniz maskesinden sıyrılmış kederinizdir. Şimdi kahkahalarınızın yükseldiği o kuyu, çokça zaman gözyaşlarınızla dolmuştu. Başka nasıl olabilir ki? Keder varlığınızda ne kadar derin bir oyuk açarsa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar fazla olur. Şarabınızı koyduğunuz şu tas, çömlekçinin fırınında pişirilen tasın ta kendisi değil mi? Ruhunuzu yatıştıran şu lavta, bıçaklarla oyulmuş ağacın ta kendisi değil midir? Sevinçliyken yüreğinizin derinliklerine bakın göreceksiniz; sizi şimdi sevindiren, bir zamanlar üzenden başkası değildir. Kederli olduğunuz zaman yine yüreğinize bakın göreceksiniz, aslında, bir zamanlar neşe kaynağınız olan için ağlamaktasınız. Kimileriniz “Sevinç kederden büyüktür” derken, kimileriniz de “Hayır büyük olan kederdir” diyor. Oysa ben size diyorum ki, ikisi birbirinden ayrılmaz. Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın, diğeri yatağınızda uyumaktadır. Gerçekte kederiniz ve sevinciniz arasında askıdasınız terazi gibi. Ancak kefeler boşken hareketsiz, dengede durursunuz. Hazinedar altınlarını ve gümüşlerini tartmak için kaldırdığında, ya sevinciniz ağır basar ya da kederiniz.
Reklam
Evliliğe Dair
Derken El Mitra tekrar konuştu ve dedi ki: Ya Evlilik üstadım? El Mustafa da şöyle yanıt verdi: Birlikte doğdunuz ve sonsuza kadar birlikte olacaksınız. Ölümün ak kanatları ömrünüzü dağıtıp savurduğunda birlikte olacaksınız. Evet, Tanrı’nın sessiz belleğinde bile birlikte olacaksınız. Fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde. Bırakın dans etsin göklerin rüzgârları aranızda. Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin: Bırakın ruhlarınızın kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk. Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin. Şarkı söyleyip dans edin birlikte, eğlenin, ama yalnız başınıza olun ikiniz de. Hatta aynı müzikle titreseler de ayrı duran telleri gibi lavtanın. Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat’ın avucuna sığar yürekleriniz. Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.
Aşk'a dair
Sonra El Mitra, bize Aşktan Söz Et, dedi. El Mustafa da başını kaldırdı, halka baktı ve o anda halkın üzerine bir sükûnet çöktü. El Mustafa gür bir sesle dedi ki: Aşk sizi çağırdığı zaman, onu izleyin…Yolları zorlu ve dik olsa da. Kanatları sizi sardığı zaman, ona teslim olun. Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. Hem aşk