Berna

Bu savaşları yapan generaller veya yöneticiler dururken, ellerine kan bulaşanlar nasıl biz olabiliriz ya da sorgulayan halk olabilir?
Sayfa 273 - AlfaKitabı okudu
Askerin o gün gerçekten ne yaptığıyla ilgili genel bir körlük hali hakim olmuştu, sanki Amerika'nın doğuştan iyiliği gerçekten sorgulanamazmış gibi.
Sayfa 239 - AlfaKitabı okudu
Video kaydını (ABD askerinin sivillere ateş açtığı görüntüleri) herhalde yüzlerce kez seyretmiştim ama saldırıya uğrayan o çocukları her görüşümde kanım donuyordu. Denetimsiz güç son derece kötü bir şey ve bunu yapan o pislikleri afişe etmek için büyük bir ahlaki sorumluluk hissetmeye başladım. Bir anlamda pislikler ABD ordusuydu ama aynı zamanda bu olayı örtbas etmekte onlara katılmayı uygun gören medya elemanları da öyleydi.
Sayfa 231 - AlfaKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Değişimin nazikçe olmasını istiyorlar ama bu olmayacak. İyi şeylerin, hiç kimsenin acı çekmeyeceği veya utandırılmayacağı bir şekilde olmasını istiyorlar, bu da olmayacak. Ve çoğu, açık hükümetin düşmanlarının haklı olduğunu varsaymak istiyor, ben istemem.
Sayfa 190 - AlfaKitabı okudu
Zulüm ve nefret bireylerin içinde yaşar, ama "adaletsizlikten" söz ettiğim zaman, siyasal ve toplumsal sistem hakkında bir gözlem yapıyorum. Ebu Garip'te kullanılan işkence teknikleri sonradan, kolayca günah keçisine dönüştürülecek işçi sınıfına mensup kadın-erkek birkaç Amerikan askeri polisi tarafından icat edilmemişti. Bunlar sistemin parçasıydı ve dolayısıyla, ahlaki sorumluluk en tepeden başlıyor.
Sayfa 171Kitabı okudu
Bir adaletsizliğe tanık olduğumuz ve harekete geçmediğimiz her seferinde, kişiliğimizi özü itibariyle edilgen olmaya doğru eğitiriz ve bu arada kendimizi ve sevdiklerimizi savunma yeteneğimizi yitiririz. Modern bir ekonomide kişinin kendisini adaletsizliğe karşı tümüyle koruması imkansızdır... Madem ki tek bir hayat yaşayacağız, o halde izin verin de tüm güçlerimizi kullandığımız gözü pek bir serüven olsun bu. Ne kadar çabalasam da çekilen acıların sesinden kurtulamam... En verimli çağındaki insanlar, bazı inançları varsa, onlara göre harekete geçmekle yükümlüdür.
Sayfa 167 - AlfaKitabı okudu
Aklımdan geçen şuydu: Yaşamlarımızı büyük bir ilgisizlikle sürdürebilir, günlerimizi ev taksitleri veya gerçekten ünlü, zengin olmakla veya gerçek aşkı bulmak konusunda endişelenerek geçirebilirdik veya dünyamızın iliklerine bakabilir ve iyi ve gerçek olup olmadığını sınayabilirdik.
Sayfa 152 - AlfaKitabı okudu
... Bu kurgunun popülerliğinin nedeni var, o da Amerika'nın kendisiyle ilgili tüm dünyada yarattığı, doğası gereği merhametli olduğuyla ilgili algıya hizmet etmesi.
Sayfa 147 - AlfaKitabı okudu
Büyümek
"Çünkü gördüğüm kadarıyla babalar kızlarını küçükken seviyor, hatta büyümelerinden korkuyorlar. "
Özgürlük
''Onlardan (Büyük Birader) nefret ederek ölmek, özgürlük buydu işte.''
Hakikat
''İnsanın azınlıkta olması, tek kişilik bir azınlık olması bile, deli olduğu anlamına gelmiyordu. Bir doğru vardı, bir de doğru olmayan; doğruya sarıldığın zaman, tüm dünyayı karşına bile alsan, deli olmuyordun.''
Ölüm
"Ölüm işte oğul," dedi ihtiyar, ellerini yana doğru açıp... Emin: "Ölüm ne ki nine?" "Ne ki oğul?" "Ölüm hiçbir şey nine... Hayatın yanında hiçbir şey. Ne yokluk, ne hiçlik... Ölüm bir yolculuk sadece... Hayatın yanında ölüm ne ki nine...?"
Hakikat
Rahmetli Selahaddin Şimşek'in sözü aynen şöyle idi: 'Çoklarının aradığı doğru idi. Amma aradıkları yer doğru değildi. Doğrular, doğru yerde aranmazsa bulunmaz! '
"Serap'ı tanımak için uzun zamana ihtiyacınız olmayacaktır. Kalbiniz bir ormansa, o konacağı ağacı bilen bir bülbül olur. "
Zafer yayınlarıKitabı okudu
Sır
"Sırlar emanettir Emin, emanet ehlini bulmadan teslim edilmez."
Zafer yayınlarıKitabı okudu
Aydın
Ah aydınlar, kendileri aydınlanmaya muhtaç olan aydınlar.
Zafer yayınlarıKitabı okudu
Zili çalıp kapıdan içeri kocaman bir selamla girdi.
Zafer yayınlarıKitabı okudu
Dostluk
"Merhaba Murat Usta, ne var ne yok gazetelerde?" "Ne olacak, hep aynı şeyler.... Vallahi, ruh sağlığımı korumak için okumamak en iyisi aslında. Ne yaparsın, bu da babadan kalma bir alışkanlık işte. Arada bir çıkacak güzel bir yazının hatırına onca keçi boynuzu çiğnetiyorlar insana." ... Doktor eliyle, yolun karşı tarafında kalan ağaçlıklı küçük parkı göstererek: "Murat Usta, gazeteden başını kaldır biraz da etrafına bak. Gözünün önünde açılmış duran bu renkli sayfaları oku. Hem ferahlarsın, hem de gazetede aradıklarından daha fazlasını bulursun. Gerçek haberler burada, kaçırma derim."
Zafer yayınlarıKitabı okudu
"-Ama hayır, hala yerde sürünüyorum, yüzüm, dizlerim yer altı yolunun çakıl taşlarında sıyrılıyor. Göremiyorum, hayal meyal seçebiliyorum! Okuyamıyorum, heceliyorum!"
Victor Hugo
"Kapılara, pencerelere, çatılara üşüşmüş binlerce sakin ve kendi halinde şehirli Adalet Sarayını ve kalabalığı izliyor, daha fazlasını istemiyordu çünkü Paris halkının büyük çoğunluğu izleyenleri izlemekle yetinir ve bizler için arkasında bir şeyler olup biten bir duvar oldukça ilginçtir."
"Kalbimizde Allah'ın nuru vardır, onun adı vicdandır."
Son 25 yıl içinde İngiliz dilinde daha önce eşi görülmemiş bir 'cinsiyet arındırması' meydana gelmiştir. Kitle iletişim araçlarının yükselişinin aynı zamana denk düşmesi bu süreci kolaylaştırmıştır. Bu durum, İngilizcenin her eğitimli konuşanı ve yazanını, yalnızca kadın haklarını değil, aynı zamanda eşcinsellerin haklarını olumsuz şekilde etkilemekten kaçınmak amacıyla kullanılan sözcükleri bilinçli bir şekilde yeniden değerlendirmeye teşvik etmiştir. Tartışma bazen saçma bir hal almaktadır. İngilizce 'human' sözcüğünün bir erkek sözcüğü olduğunu düşünen kadın savunucuları, örneğin bunu 'huperson' ile değiştirmeye çalışmışlardır. Neyse ki bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır, bunun nedeni ise 'human' sözcüğünün Germen kökenli mann 'adam, insanoğlu' ile hiçbir ilgisi bulunmayan Latince humanus sözcüğünden gelmesi değil, bu sözcüğün temel bir sözcük olmasıdır. (Mizahçılar, vaktiyle 'kadın özgürlükçülerinin' Manhattan'ı da 'Personhattan' olarak yeniden adlandırmak isteyip istemediklerini sormuşlardı.)
Dil
Dillerin gelişmesi, gerilemesi ve değişmesi daima hem zamanın etkisiyle hem de bir toplumun gücünün veya zayıflığının sonucu olarak meydana gelir. Bütün diller değişir, ama güçlü toplumların dilleri gelişip yaygınlaşır, zayıf toplumların dilleri ise yok olur; yani, onların yerini yabancı bir dil alır. Diller her zaman o dilleri konuşan topluluklar kadar, hatta belki de daha fazla yok edilmişlerdir, çünkü insanlar kendi hayatlarını vermektense dillerini bırakmayı tercih etmişlerdir.
Sayfa 109Kitabı okudu
Fakat gerçek şu ki, bizler teknik olarak Atom Çağı'nda yaşarken, insanların çoğu -iktidarda olanların çoğu dahil- duygusal anlamda hala Taş Devri'nde yaşıyorlar. (Bence insanoğlu eksiksiz olarak öyle*) Matematik, astronomi ve doğabilimlerinde yirminci yüzyılda (Kitap 20. yy.'da yazıldı) bulunuyor olmamıza rağmen, siyaset, devlet ve toplum hakkındaki görüşlerimizin çoğu, bilim çağının çok gerisinde kalıyor...
Sevmek
"İnsanın sevebileceği her şeyden vazgeçmesi gerekir; sevdiklerini yitirip, üzülmesi kaçınılmaz bir sonuçtur çünkü. Yitirmemek için, sevgiden vazgeçmek zorundayız. Başkası yok etmesin diye kendi sevgimizi kendimiz yok etmek zorundayız. Acı çekmek ihtimali olduğu için her türlü bağlılıktan kaçınmalıyız."
Ölüm
"Ölüm, kaçınılmaz bir şeydir. Bize yetişeceğini bildiğimiz tek şey ölümdür. Bunda ne istisna, ne de şaşırtıcı bir şey olabilir. Bütün yollar bizi ona götürür. Bütün yaptıklarımız, ona hazırlanmış olmak içindir. Ölüme daima yaklaşılır, ondan uzaklaşmak diye birşey yoktur. Yine de o gelince, şaşırırız."
Resim