Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Selma
Selma
@Andmorebook
Instegram : andmorebook
Goodreads : andmorebook
449 reader point
Joined on January 2020
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Kızımız Annabelle.
Kendisinin büyükannesinden kalan bir çöpçatanlık şirketi var. Dikiş tutturulamamış işlerden ve kotu biten bir nişanlılıktan sonra artık ailesine kendini kanıtlaması için son şansı bu şirket. Ama bir sorunu var. O da müşteri portföyü işini emekli amcalar ve teyzelerle büyütmesi mümkün değil.
Oğluşumuz Heath Champion.
Kendisi zeki, yakışıklı ve super yetenkli bir spor menajeri. Ama hayatında bir kadın eksik. Bunun icin vakti de yok. Bu durumda ona ne lazım? Annabelle. Yok pardon bir çöpçatan şirketi
Peki bu ünlü menajer neden bir çöpçatana ihtiyac duysun? Onun kriterlerine uygun bir kadın var mı? Bu kadını hangi ana doğurdu ve nereye sakladı? Bu sorularin cevabını merak ediyorsanız kitabı okumalısınız
SEP tarzını seviyorum. Çatışmalardan doğan aşk hikayelerine de her zaman zaafım var. Yola gelen başbelası erkek karakterleri seviyorsaniz eğer yazarın bu serisi tam size göre ✌
Annabelle ile Heath çifti ana karakterlerimiz olsa da Bodie ile Portia, çifti de harikaydı ve iki çifti de çok sevdim. Bence Bodie'den ayrı bir kitap çıkarmış Incelenmesi gereken bir karakter.
Yazari seviyorsanız bu kitabi da seversiniz. Benim hala favorim Dan ve Phobe. Yani Aşkta İlk Çeyrek kitabı. Bu kitaplarda onlari görünce bile seviniyorum Ama buna rağmen Molly dışında okuduğum tüm kitaplari sevdim. En vasat Molly'di bana göre.
Ilk kitap bittiği yerden yani Körler Okulu'ndan başlıyoruz bu sefer maceraya. Malorie iki çocuğu ile birlikte sonunda güvenlikteydi ama aslında öyle mi? Önce oraya varmalarindan iki yil sonrasini daha sonra ise 10 yil sonrasını okuyoruz. Yani Tom ve Olympia artık birer ergen. Malorie ise iyice paranoyak. Ama genç Tom artik bağlardan sıkılmış kurallardan bezmis durumda. Bu annesi ile arasinda daima bir çatışma konusu.
Bu çatışmalar arasinda aldiklari bir
hala bir çözüm bulunmuş değil. Gözleri bağlı olarak bu yolculuk hiç kolay olmayacak.
Kitabin gerilim dozu yüksekti. Olympia fazla olgun Tom ise fazla ergendi. Çoğu sahnede beni çıldırtsa da yine de keyifle okudum.
Kisaca toparlamam gerekirse kitabi beğendim. Kafes'in yeri ayri olsa da bunu da keyifle okudum çoğu yerde heyecanlandım. Fakat bütün sorularım cevaplandi mi derseniz? Bence cevaplanmadi. Daha sona benzer gelismeye açık bir sondu ama. Yazar bütün kitaplarında yaptığı gibi bazi seyleri bizim hayal gücümüze bırakmış.
Ilk filmden sonra bunun da film olmasini bekliyorum. Oldukca aksiyonlu bir film olacaktır eğer cekilir ise. Ben yine keyifle izlerim
Bütün sorularımız cevaplanmasa bile birçok şeyi öğreniyoruz. Kafes kitabini sevdiyseniz bu kitabi da okumalısınız diyorum ve kaçıyorum.
Kızımız Layla.
Kendisi yarı iblis yarı muhafız. Muhafizlar tarafından büyütülüyor ve iblis tarafindan nefret etmesi öğretilmiş kendisine. Ayni zamanda muhafiz Zayne'e platonik aşık.
Tek istediği normal bir hayat sürmek olan kızımız okuluna gidiyor ve muhafızlara yardım ediyor. Cunku kendisinin super yeteneği ruhlari gormek. Iblislerin ise ruhlari yok. Laneti ise bu ruhları öpücüğü ile yiyebiliyor
Imkansiz aski ile mutlu mesut yaşarken karşısına Roth çıkıyor. Kendisi bir iblis prensi. Bozuk ağzı, piercingleri ve canlanan dövmeleriyle yaramaz çocuğumuz. Benim ise Roth'a aşık oldugumu sanirim söylememe gerek yok
Aşk üçgeni var arkadaslar kitapta. He Layla'ya hak vermiyor değilim. İki tane süper yakışıklı süper yetenekli adam var karşısında. Tabiki kafasinin karışması normal.
Yazarin tum kitaplarini olduğu gibi bunu da cok severek okudum. Hala elimde serileri mevcut olduğu için mutluyum Hala en sevdiğim serisi Lux. Çünkü Deamon
Söylememe gerek yok. Zaten beklentimiz de yok Dex'ten ama kapaklar olmamış, sayfalar incecik ve kitap ismi olmamış. Teşekkürler.
Reader Follow Recommendations
Kızımız Jennifer Merrick. Bir iskoç dükünün kızı olur kendisi. Ama dönemin sartlarina göre biraz asi ve yaramaz olduğundan babasi tarafından manastıra yollanmış. Aykırı tipleri tabiki seviyoruz
Oğluşumuz Claymore Dükü Royce Westmoreland. Kendisi bir ingiliz Komutanı. Iskoclar kendisini "Kurt" olarak bilir. Rakiplerine korku salmakta üstüne yok. Çok sevimli bir ünü olduğu söylenemez. Haşin ve gaddar. Eh bir böyle tipleri de severiz
Günlerden bir gün savaşçı oğluşumuz Merricklere saldirmak üzere yola çıkar. Ama bu yolda kendisini bir süpriz bekliyordur. Manastırdan kaçırılıp kendisine getirilen Jennifer Olaylar bundan sonra ikisininde tahmin etmeyeceği bir yola girer bizde bazen sinir olarak bazen keyifle bunu okuruz ✌
Şimdi şöyle bakınca benim okuduğum bu tur kitaplarda kiz ingiliz erkek iskoç olurdu genelde. Bu benim için bir değişiklik oldu. Ikinci olarak ise Brenda Joyce'de yaptığım uyarıyı bu yazar icinde yapmak zorunda hissediyorum kendimi. Ponçik kalbi olanlar bence yazari okumamalı. Çünkü baya sert yazıyor. Onları daha çok Julia Quinn, Sarah Maclean gibi yazarlara alalım biz
Yazarın bu serisine devam edeceğim. Ikinci kitapta hic sevmediğim bir sey olacakmış. Konuyla ilgili bilinçli spoiler aldım ama bakalım kitap nasıl bir his verecek bana.
Son olarak sevgili @epsilonyayinlari neden su sevilen yazarlari yeniden basmıyorsunuz? Bence basın yani bizde uğraşmayalım sahaflarla. Siz satış yaptığınız için mutlu biz alabildiğimiz icin mutlu. Herkes mutlu
Dünyayı karanlık ele geçiriyor ve bunun icin kehanette belirtilene en uygun beş kisi seçiliyor. Ama bunlar çocuk daha. Sloane, Matt, Ines, Albie ve Esther. Tabiki karanlığı yeniyorlar. Ve biz 10 yil sonrasina ışınlanıyoruz
Kitabin bu kısmında anlatıcı Sloane. Olaylar sonrasi asla tekrar kendine tam anlamiyla gelememiş. Kurtuluşun 10. Yil kutlamalarinda aralarından biri ölünce aslında hiçbir şeyin bitmedigi, cok daha büyük bir sekilde geri geldiğini anliyorlar.
Simdi şöyle ki bu kitap olmamış. Konusu, kurgusu çok çok güzel bir kitap nasıl böyle kötü bir hale getirilebilir acaba? 1. Sıkıntı sanki her seyu bilmemiz gerekiyir gibi anlatilmasiydi. sanki bir serinin ikinci kitabini okur gibiydim. 2. sıkıntı önemli seyler yuzeysel geçilmiş ama duvarlarin boyasi badanasi uzun uzun anlatılmış olmasıydı. Hayir banane duvarin renginden Anlat tamam anlatma demiyorum ama bu kadar uzatma.
Yani toparlamam gerekirse eğer anlatıcımız Sloane gercekten iyi bir karakterdi. Konu zaten cok iyiydi. Son 100 -150 sayfa da nispeten iyi olsa da kitabi kurtarmaya yetmedi. Yani dediğim gibi malesef olmadı. 2. bir kitabi daha varmis ama ben okuyacağımı sanmiyorum.
Kızımız Defne.
Kendisi tam anlamıyla bir çılgın. Sarı Puantiyeli Şemsiye hesabıyla yapamayacağı, öğrenemeyecegi, tanisamayacağı kimse yok. Ayni zamanda bir çapkın. Ama kendi içinde çapkın
Oğluşumuz Emre.
Hedefteki erkek.
"Bu beklenmedik bir durum merkez. Tetikçi tehlikede. Bize onun gülüşüyle insanları felç edebildiğini söylememiştiniz!"
Emreciğimiz iste böyle bir erkek
Genelde erkek karakterleri seven ben bu kitapta Defne kızımıza vuruldum. Çapkın , açıksözlü, cesur, gözükara. Ama yeri gelince utangaç, kalp kırıklığını da sevdasini da dibine kadar yaşayan bir karakter olmuş. Keske arkadaşım olsaydi diyeceğim kadar da eğlenceli. Böyle bi karakter var ben bunu nasıl sevmeyeyim merkez? Söyle bana
Yazarın tüm kitaplarını okudum. Kalemi bu 4 kitapta o kadar çok gelişti ki. Diger kardeşlerin hikayelerini de cok sevsemde bu kitap en en en güzeliydi
Kitabin ilk yarısı cok eglenceli ikinci yarısı biraz hüzünle karışık eğlenceli. Ama kitap bittiğinde içinizde bir mutluluk yüzünüzde bir sırıtma olacağı garantili. Zira ben hemen tekrar baslamak istedim, özledim
Bu seriyi okuyun arkadaşlar. Çok aşırı tavsiye ediyorum. Öyle böyle tavsiye etmiyorum. Okumazsanız kaybınız büyük bence. Seriyi okumayacaksanız bile bu kitabı kesin okuyun.
Dedektifimiz Robert Hunter.
Bir gün yardımcısından bir telefon aliyor. Los Angeles Ulusal Ormanı terkedilmis bir kadin cesedi bulunmuş. Ama kadının bulundugu şekil tamamen dehşet verici. Çıplak halde bir direğe asılmış ve yuzunun derisi tamamen soyulmus. Üstelik canlıyken Cinayetin uygulama sekli yanında ensesine kazinan hac şekli de dehset verici. Çünkü 2 yıl önce yakalanıp idam edilen Haçlı Katil'e ait. Peki bu mümkün mü? Yoksa bor taklitçi ile mi karşı karşıyalar? Onu da artik okuyanlar öğrensin
Kitapta tek sevdigim yerin sonu olması cok hüzünlü. Çünkü tam 432 sayfa Cinayetlerin anlatilma şekli cok ayrıntılıydı ve zekice işlenmiş cinayetlerdi. Bu kısımları sevmiş olsam bile genel olarak hiç merak etmedim ve bitsin diye okudum. Üzgünüm.
Beklentimin çok yukarıda oldugu kitaplardan biri olduğu için biraz hayal kırıklığı oldu. Zaten ne zaman beklentim yükselse çok daha fazla çakılıyorum Vadedilen hiçbir şeyi ben kitapta bulamadım. Okunuyor muydu? Evet okunuyordu. Ama sevdim mi? Heyecanlandim mi? Gerildim mi? Malesef hayır.
Dipnot: inanmazsiniz katili tahmin ettiğim nadir kitaplardan oldu Bu konuda asiri beceriksizim katili gözümün önüne koysalar bulamam normalde. Icime doğdu heralde
Kızımız Willa Davis.
Zaman Noel zamanları.
Hayvan bakim dükkanı işleten Willa, köpek pisliğine bulaştığı o gün kapıdan elinde kedi çantası ile giren kisinin lisede kalbini kıran adam olmasını asla beklemiyordu.
Oğluşumuz Keane Winters.
O gün teyzesinin kapısına gelip sevimli(!) kedisini kendisine bırakıp ortadan kaybolmasını asla beklemiyordu.
Kedimiz Petunia ()
O gün cok sevdiği sahibinin onunla ne yapacağından haberi olmayan yeğenine bırakacağını asla beklemiyordu.
Bir araya gelmesi normal şartlarda mümkün olmayan bu üç karakterimiz bir araya gelince alevler çıkacağını biz bekliyor muyduk? Tabiki bekliyorduk
Yine sıcacık arkadaşlıkların olduğu bir kasaba hikayesi. Benim gibi eğer sizde kasaba hikayelerini cok seviyorsanız bu yazara kesinlikle bakmalısınız.✌
Toparlarsak eğer bir romantik komedide olmasi gereken her şey - güzel bir kadın ve yakışıklı bir erkek, bir kedi, güzel arkadaşlar, aşktan korkan karakterler, noel.- fazlasıyla mevcut. Yılın bu zamanları bu tarz kitaplari okumayi ve filmleri, dizilerini izlemeyi çok seviyorum. Bu kitabı da okumanın tam zamanı.
3.kitap Archer ile Elle. Çok merak ediyorum.
Kızımız Brenna.
Briar hokey takımının koçunun kızı. Bu da demektir ki Harvard en büyük düşmanı olmalı.
Oğluşumuz Jake Connelly.
Harvard’ın yıldız forvet oyuncusu. Bu da demektir ki 1. numaralı düşman.
Ama denize düşen yılana sarılır Brenna çok istediği staj işini almak zorunda. Gel gör ki staj görüşmesini hokey haberlerini kadınların yapmasını asla onaylamayan biriyle yapmak zorunda. Bu güzide adamın bilin bakalım kime hayranlığı var? Jake Connelly.
Brenna bir anda adama Jake'in sevgilisi olduğunu söyleyince işler karışıyor. Çünkü bunu Jake söylemek zorunda. Tabiki yıldızımız bunu bedava yapmayacak. Karşılığında gerçek bir randevu isteyecek. Bu da demektir ki Brenna düşmanla iş birliği yapmak ve hain olmak zorunda. Peki ya ortalıkta çatırdayan elektrikle olaylar nereye gidecek?
Benim beklentim başka yönde olduğu için bir tık tatmin olmadım. Kızımızı çok daha kötü bir kız oğlumuzu da daha egolu ve gizemli bekliyordum. Yani daha fazla kaos olmalıydı bana göre. Ama bu demek değil ki keyifle okumadım. Gayet akıcı ve keyifle okunan bir kitap. Siz siz olun benim gibi kurguyu kendiniz yazmayın
Hâlâ diğer serisini daha başarılı buluyorum yazarın. Off campus çok daha fazla sevdiğim bir seri oldu kıyaslama yapmak gerekirse. Ama gerekmezse her türlü okunur güzel kitaplar yazıyor yazar. O yüzden kesinlikle devamını da okuyacağım
Dedektifimiz önce ki kitapta cinayet manasından alınmıştı. Okuyanlar bilir. Artık masa başı bir işteydi ama cinayetleri o bıraksa bile onlar onu bırakmıyor. Çöp konteynerında genç bir kadın cesedi bulununca olay yerine en yakın olan Erika kendini tutamıyor ve koşarak gidiyor. Geçmiş bir cinayet ile bağlantı kuran dedektifimiz hem olayı çözmek hem de cinayet masasına geri dönmek istiyor. Ama bu sefer her ikiside hiç kolay değil. Internet üzerinden tanıştıkları kişilerle kör randevuya çıkan kurbanları kimin öldürdüğünü bulmak çok zor. Ama hiç bir cinayet kusursuz değildir. Bu kusuru bulmakta ekibimize düşüyor.
Aslında şuanki yaşanan cağa oldukça güzel bir gönderme olmuş. Her şeyini sosyal medya üzerinden paylaşan insanların nasıl kolay lokma olabileceği anlatılmış. Özel zevklerimiz, ailemiz, sosyal yaşantımız hatta ne yiyip içtiğimiz hepsine ulaşmak artık çok kolay.
Yazarın okuduğum tüm kitaplarında katıl kim diye düşünmedim. Katil hep belliydi hemen hemen. Bu sefer hem ekibimizin gözünden hem katilin gözünden okuyoruz yaşananları. Katilin belli olması asla kitabin heyecanını düşürmemiş. Hele son 100 sayfa oldukça aksiyon doluydu.
Sevgili Erika artık şu geçmiş takıntınsan kurtulup hayatına bakman gerektiğini düşünüyorum. Umarım sende aynısını düşünürsün.
Polisiye seven herkese bu seriyi şiddetle öneriyorum. Ayrı ayrı da okunabilir bir seri ama benim tercihim sıralı okunması. Çünkü Erika'nin hayatının gelişimi de seri sırasıyla gidiyor. Bu akşam da önerimi yaptığıma göre kaçabilirim
Her ay bir historical etkinliğimin bu ayki konuğuda Sarah Maclean oldu. Keşke daha çok kitabı olsa bende hiç sıkılmadan okusam dediğim bir yazar. Bizde daha 3.kitabı çıkmadı. Aslında bekleyecektim ama sabırsız ruhum buna musade etmedi tabiki
Hemen kitabımıza geçelim;
Kızımız Leydi Henrietta Sedley.
Kendisi 29 yaşında. O dönem düşünülür ise sosyete için 70 yaşında sayılır kendisi biz kizkurusu. Ama bundan asla şikayeti yok. Onun çok daha büyük planları var çünkü. Önce babasının şirketini devralacak ve servet kazanacak sonrasında ise kendi hayatını istediği gibi yaşayacak. Hattie’nin Yılı başlamadan halletmesi gereken ufak bir ayrıntı var. Her şey yolunda giderse hayallerine kavuşacağını düşünüyor takı arabasında elleri bağlı baygın bir adam bulana kadar. Ve bu adam Covent Garden’ın kralı olarak bilinen Beast. Ortalık fena karışacak
Sarah'in erkeklerinden çok kadınları tehlikeli. Hiçbirinizin okuduğu diğer historicallerdeki kadın karakterlere benzemiyorlar. Hepsi ayrı skandal Ne istediklerini bilen ve bunun için her şeyi yapmaktan geri kalmayan tipler. Erkeklerin tek yapabildiği boyun eğmek Bayılıyorum böyle kadın karakterlere.
Yine keyifle okuduğum bir kitap oldu. Zaten yazarın kitaplarına başlarken aksi olacağını asla düşünmüyorum. Ne yazdıysa okudum ve dereceleri farklı olsada hepsini çok çok sevdim
Türü seven herkese daha önce defalarca önerdim ve hala da öneriyorum. Eskilerin baskısını bulamasanız bile yenileri kaçırmayın
Pegasus'un yenilerinden çıktığından beri almak istediğim kitabin yorumu ile geldim. Ben tabi isminden dolayı biraz romantik komedi tarzı bir kasaba hikayesi bekliyordum. Öyle değilmiş arkadaşlar. Eğer sizde benim gibi sandıysanız haberiniz olsun. Öncelikle kafenin ismi Iki Baykuş Kafe. Belki orjinal ismi de bu olmalıydı
Hemen geçelim kitabımıza;
Kızımız Kaylie.
Küçük bir çocukken aile tarafından terkedilir. Ve koruyucu ailelerle büyümek zorunda kalır. Son gittiği evde 8 sene kaldıktan sonra kasabadan ayrılır. Fakat kendini en huzurlu hissettiği yer olan evin satıldığını duyunca kendi pastahanesini kapatır, hem yaşadığı yer hem kafe olarak kullanmak amacıyla kasabaya geri döner. Evin çok fazla tadilata ihtiyaç duymasından dolayı bir müteahhit ile anlaşır. Ve kendisi..
Oğluşumuz Tennessee Keller.
Kendisininde bir dünya kötü anısı pekte kolay olmayan bir yaşantısı var. Bu ikili bir araya gelince pek komedi çıkmadı olaydan tahmin edersiniz ki
Şimdi ben dram tarzı romantikler de severim fekat bu kitap olmamış sanki. Tam olacak derken hep bir yerden geri döndü kitap. Ne dram kısmına üzülebildim ne romantik kısımları beni tatmin etti. Aslında konu güzel karakterler fena değil ama oturmayan bir şeyler vardı.
Beklediğimi alamadığım bir kitap olsa da aldığıma yinede pişman değilim. Aklımda kalacağıma kitaplığında kalsın.
Bu tarz kült olmuş kitaplar için yorum yazmak zor. Şimdi ne söylesem yanlış olacak gibi geliyor bana. Ama madem okudum sayfamda olsun da istiyorum. O yüzden birazcık bahsedeceğim.
Bir gezegen düşünün ki tamamen çöl. Su altından bile değerli. Aynı zamanda çok değerli olan melanj denilen bir baharat burada bulunuyor. Bu sebeple de çok önemli bir konuma sahip. Herkes üstünde hal iddiaa etmek istiyor. Burası Arrakis. Nam-i diğer Dune.
İmparator baharat çıkarımı işlemini Harkonnen Hanedanı'nın elinden alıp düşmanları Atreides Hanedanı'na verince olaylar bir anda karışıyor. Ana karakterimiz Paul Atreides. Dükü Leto ölünce annesi ile birlikte Fremenler denilen çöl kabilesinin yanına kaçıyorlar ve sonrası öncesi hepsi tufan.
Kitabın girişinde bodoslama konuya girilmiş. Onlar girmiş ama ben girerken baya zorlandım Hatta acaba başka bir ilk kitap var ben mi bilmiyorum diye tekrar baktım. Ilk 100 sayfadan sonra terimlere alıştığım için daha akıcı bir hale geldi. Akıcılık konusunda asla bir sıkıntı yok.
Daha çok bilimkurgu okuyacağımı düşünürken politika, din ve felsefe okudum. Kitabın büyük bir kısmı da iç seslerden oluşuyordu. Okurken sıkılmasanda konu olarak çok sevdiğim bir konu olmamasından mütevellit seriye devam etmem diye düşünüyorum.
Kresley Cole bizde çıkan 6. Ama aslında serinin 7.kitabı. Yazarı zaten severek okuyorum, mümkünse seri bitmesin. Çünkü benim kurtarıcı yazarlarımdan. Canım bir şey okumak istemese bile ona her zaman yer var
Türleri karıştırmayı seviyor artık bildiğiniz gibi yazar. Bu sefer Iblis ve Büyücü ikilisi okuyoruz ✌
Ogluşumuz Rydstrom Woede.
Kendisi taçsız bir kral.
Kötücül, ölümsüz büyücü Omort kendisinin baş düşmanı. Çünkü tacını ve sarayını ondan çaldı. Ne pahasına olursa olsun geri almak zorunda.
Kızımız İlüzyonlar Kraliçesi Sabine.
Kendisi Omort'un üvey kız kardeşi. Aynı zamanda Rydstrom'un eşi ve kendisiyle ilgili çokta sevgi dolu olmayan planları var.
Aslında hikaye bir önce ki kitapta başladı. Neden Omort'un pesindeler vs. Orada anlatılıyor. Bence iki kitabin birlikte olunmasında fayda var. Ama nu serinin güzelliği ayrı ayrıda okunabilmesi.
Itiraf edeyim ben bu kitabin başlarını sevmedim. Sabine'nin Rydstrom'u tutsak ettiği kısımlara. Ama kralımız esaretten kurtulduktan sonrası güzel. Hmm evet. Sabine Rydstrom'u kaçırıyor başında
Planlar ne zaman istendiği gibi gitti ki zaten bu kitaplarda. Ikisininde planları hiç istedikleri gibi gitmeyecek. Ama kim demiş ki yeni olan yol kötü olacak? Belki de asıl olması gereken budur
Başlarını sevmeseler sonradan toparlandı ve yine gayet keyifli oldu. Zaten isimlerinden ve kapaklarından belli +18 olduğu ama ben yine de belirteyim. En yoğun Bu kitaptaydi sanırım. Ben seride en çok kurt adamlı hikayeleri sevdim bu arada
Bizde basılmış olan 3 kitabı kaldı okumadığım. Onları da çok merakla okuyacagimdan eminim. Bu tarzı sevenlere yazarı öneriyorum. Her türlü okunur.
Çok sevdiğim bir yazar ile geldim. Benim için romantik komedide vazgeçilmezlerden. Yüzümde bir gülümseme ile okuyorum genelde kitaplarını. Hemencecik bitiyorlar zaten. Kafanız yorulduğunda ya da sizi sarsan bir kitap okuduğunuzda - benim için bu Kül Krallığı oldu- araya alıp ruh halinizi değiştirebilecek bir yazar bana göre.
Şimdi gelelim kitabımıza;
Kızımız Pru.
Kendisi bir gemi kaptanı.
Mesleği beni çok şaşırttı hiç gemi kaptanı olan bir kadın kahraman okumadim sanırım Yeni evi yeni komşuları her şey yolunda ama kızımızın kendine ait sırları isleri biraz zorlaştırıyor.
Oğlusumuz Finn.
Bar sahibi Bay Mükemmel. Kimseye pek yaklaşmayan bu yakışıklı ve karizmatik adam kızımız ile karşılaşınca ortalık alev alıyor. Ama adet bozulmuyor tabiki. Her romantik komedide olduğu gibi sırlar ve sorumluluklar çiftimizi nereye götürecek.
Şimdi bu kitaba kesinlikle beklentisiz başlamalı. Çünkü sakin sakin başlayıp aynı şekilde biten bir kitap. Aksiyon ve heyecan pek yok. Pru'nun sırrını neden açıklamadığı da muamma. Bence kötü bir şey yok ortada. Ama tabi ben ne bilirim? Takdir yazarımızın.
Arkadaş ortamlarını oldukça sevdim. Serinin diğer kitaplarında sanırım bu arkadaşları okuyacağız. Birini biliyorum da 2. Kitaba bakmadım. Ama bu arkadaşlardan bu kadar bahsedildiyse öyledir diye düşünüyorum
Başta belirttiğim gibi çerezlik bir şeyler okumak istiyorsanız yazar tavsiyemdir. Özellikle şanslı liman serisi. Benim gibi kasaba hikayelerini çok seviyorsanız o seriyi kesinlikle seversiniz diyor ve kaçıyorum.
