Tanzimat Edebiyatına ait en önemli eserlerden biri olarak gösterilen Zehra, Nabizade Nâzım’a ait bir eser. Aslında eleştirilecek bir çok nokta var ama yazar daha hayatının baharındayken bu kitap yayınlanamadan vefat ediyor. Belki yaşasaydı çok daha güzel eserler yazabilirdi. Bu sebeple de çok eleştirmekten yana değilim.
Öncelikle kitabın adı Zehra değil de Suphi olsa sanki daha iyi olurmuş. Çünkü genel olarak Suphi hakkında yazılmış. Kitap Zehra ile başlıyor, Zehra ile bitiyor bu çok güzel bir ayrıntı ama yüzde seksen Suphi anlatılıyor diyebiliriz. Zehra ve Suphi çifti kaç kişinin hayatını alt üst ediyor valla sabah programlarından kalır yanı yoktu hikayenin. Hiçbir karakteri sevmedim, hepsi kendi özünde kötü insanlardı ve istisnasız hepsi ektiğini biçti. Yıllar önce yazılmış bu eser, aslında insanların hiç değişmediğini, günümüzde değil de geçmişte de ahlaki bozulmalar olduğunu gösteriyor. Kadınların para meraklısı, erkeklerin de kadın peşinde koşan şehvet düşkünü olduklarını sürekli vurguluyor. Okurken devamlı bir kişi de düzgün çıksaydı diyorsunuz ama maalesef gerçekleşmiyor.
Aslında değişik bir yazım stiliyle ve garip karakterlerle dolu bir eser olduğu için okunmalı, fikir sahibi olunmalı.
Açıkça belirtemiyorum okumayanlarınız var diye ama kitabın sonuna doğru yaşanan bir olay, günümüz kadın cinayetlerini hatırlattı bana ve çok rahatsız ediciydi…