Yunanlı bilgelerin, Ptolemaios ve de
Aristoteles'in tahmin bile edemediği bir sır ancak Ma
cellan'ın seferi sayesinde açıklığa kavuşur; Pontoslu He
rakleitos'un milattan önce 400 civarında kurduğu hipo
tezin doğruluğu, kesin bir gözlemle kanıtlanmıştır artık:
Yerküre uzayda sabit durmaz, düzenli bir ritimle kendi
ekseninde döner, yerkürede sürekli batıya giderek onun
dönmesini izleyen biri, sonsuzluktan zaman kazanabilir.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde zaman ve saatin farklı ol
duğuna dair bu yeni bilgi, bugün izafiyet teorisi dünya
mızı nasıl heyecanlandırıyorsa on altıncı yüzyılın hüma
nistlerini de o kadar heyecanlandırır.
Gözünüzün önüne bir kare getirin. Canlı, güzel, eşkenar bir dörtgen. Ve bu karenin size kendisinden söz ettiğini varsayın. Onun size söylemeyi akıl edeceği en son şey dört açısının eşit olduğudur. Bu onun için öyle doğal, öyle sıradan bir şeydir ki artık farkında bile değildir.
Fakat yaratıcı insan, ulusal yasalardan çok daha yüce
olan başka yasaların emrindedir. Bir eser yaratacak, bü
tün insanlığın yararına bir keşif, bir eylem gerçekleştire
cek kişinin yurdu, vatanı değil, eseridir artık.