Edebiyatın insana sunması gerekenin gerçekçi bir anlatım olduğunu düşününenlerden degilim ama bu romanda Süreyya nin (kendinin de dediği gibi) ayakları yere basan bir karakter olması için uğraşılmış.
Bu yüzden gerçeğin kendinden, hayatta her zaman görebileceğimiz biri olmaktan çıkmış, uzaklaşmış.
Süreyya, parası olan bu nedenle istediği işte çalışma lüksüne sahip, arayışta olan ve ne yaparsa yapsın hepimiz gibi aradığını bulamayan sonunda yine de denemeye devam bir kadın.
Bu arayista kişilikli olmasının nedeni ve en büyük avantajı NY gibi şımarık yetistirilmemesi.
Süreyya bana insanlardan neden uzak durmak istediğimi hatırlattı Ben de en çok Süreyya kadar kızıyorum haddini aşan insanlara
Okurken Süreyya'yi zaman zaman kıskandığımı itiraf etmek zorundayım.
Nesini mi kıskandım, mirasını ve çok okumasını. Kendini aşmasına rağmen (Ayla ile rakı içtiği gece, NY'ye yazdigi romani bir cirpida anlatmasi, iş yaptığı adamlarla yatması...) insanlara arasında mesafe bırakmasını..
Herhangi bir romanın ya da hamlelerimizin bir amaca hizmet etmesi gerekmiyor.
Kitapta altını çizdiğim sevdiğim pek çok kısım vardı onları özetlemeye çalıştım.
Sonucta Sürreya gibi bir arkadaşım oldu.
İyi okumalar