“Yalnızca iki halk vardır, iki bağdaşmaz halk: Zenginler ve yoksullar! Ülkeden ülkeye giyinişler değişir, diller de değişir. Ama zenginlerin yoksullara karşı davranışları değişmez. Halkın sefil yaşantısı da değişmez!”
“Kim olursan ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, Evren'in Ruhu'nda bu istek oluşur. Bu senin yeryüzündeki özel görevindir. ''
bir türlü adını koyamadığı bir acı çekmek en kötüsüydü. yalnızca sınıflandırılabilir hastalıklara yakalananlar ne kadar şanslıydı! yoksullar, hastalar, aşk acısı çekenler ne kadar şanslıydı! çünkü en azından öteki insanlar bunların sorunlarının ne olduğunu biliyor ve karın ağrılarını anlattıklarında duygudaş bir şekilde onları dinliyorlardı. ama sürgün acısı çekmeyen birisi bunu nasıl anlayabilirdi?
Lennie’ye döndüm: “Atla suya dedim.” Atladı.
Hiç yüzme bilmiyordu. Biz onu çıkarana dek nerdeyse boğuluyordu. Onu çekip sudan çıkardım diye bana öyle minnet duydu ki “atla!” diyenin ben olduğumu hepten unutmuştu. İşte… Onunla bir daha asla dalga geçmedim.