Aurora.aquarius

Aurora.aquarius
@Aurora_aquarius
Kendi ruhunu arayan biri...
insan kendi halinde yaşayıp gidiyor da, yanıbaşında duran kitapta kendi hayatının tıpatıp anlatıldığından haberi olmuyor. Eskiden dikkatini çekmemiş birçok şeyi, kitabı okumaya başlayınca bir bir anımsıyor insan.
Reklam
Edebiyat toplumun aynasıymış, yani aynaya benzetebilirmişiz onu. Tutkular, düşünceler her şey apaçık görünürmüş bu aynada. Toplumun kötü yanlarını kimseyi incitmeden, güzel güzel eleştirirmiş. İnsanları eğitirmiş.
İlkbaharı çok severim.
llkbahara girdiğimiz için insan hep hoş, yüce şeyler düşünüyor, tatlı hayallere dalıyor. Dünyayı toz pembe görüyor.

Reader Follow Recommendations

See All
Sıkıyönetimde görülen davalara cezaevinde çeşitli adlar verilmişti, örneğin "Şafakçılar", Türkiye İhtilâlci İşçi Köylü Partisi sanıklarının ortak adıydı. Dev-Genç davasında ise, her sol kesimin başka adı vardı. Deniz Gezmiş'in siyasal eylemlerini benimsemiş olanlara da "Bahriyeliler" denirdi. Bir de "doktorcular" vardı. Doktorcular, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın görüşlerini benimseyenlerdi. Bunlara, bir ikinci ad daha bulundu. "Jivago grubu". Jivago adı, ünlü Sovyet yazarı Pasternak'ın romanından alınmıştı. Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın görüşlerinden yana olanlara "Dr. Jivagocular" da denilirdi. "Cepheciler", Mahir Çayan ve arkadaşlarından yana olanların adıydı. Şafakçılarla, Doktorcular, birbirlerine iyice karşıydılar. Bahriyeliler ile Cepheciler de, pek birbirlerini tutmazdı. Bir de "Mihriciler" vardı. Mihrici, Mihri Belli'nin siyasal doğrultusunu uygun bulanlardı. Bunlara, cezaevinde bir ad daha bulundu: "Mihriban grubu".
Küçüklüğümde aklım mahkeme kararlarına takılırdı. Savcı, hukukçu, yargıç hukukçu, avukat hukukçu.. Nasıl olur da, aynı konuyu ayrı ayrı görürlerdi? Kendim hukukçu olunca, bunun yanıtını aşağı yukarı saptayabildim. Fakat böylesine yine de aklım ermiyor: Savcının ölüm cezası istediği bir sanığı, yargıç beraat ettiriyor. Suç, siyasal nitelikte ise, nedir bunun kökeninde yatan hukuk mantığı? Bu soruyu sordunuz mu, hep yanlış yanıt alırsınız. Çünkü, bu bir hukuk sorunu değildir. Soru yanlış sorulmuştur. Bu gibi sorunların temelinde siyasal gerçekler yatıyor. Bunun da kökeninde sınıfsal nedenler.. Bakıyorsunuz, bir dönemde, hiçbir sanık hakkında siyasal nitelikte dava açılmıyor. Dönem değişiyor, bakıyorsunuz, cezaevleri siyasal tutuklularla dolmuş.. Bunu hukuk kurallarıyla açıklayabilir misiniz? Açıklayamazsınız. Öyleyse olağanüstü dönemlerin yargısal kararlarını, salt hukukun biçimsel kurallarıyla ölçüp tartamazsınız. Çünkü terazinin bir kefesinde siyasal nedenler yerleşmiştir. Ağırlıklar değişmiş, ölçüler değişmiştir
Reklam
Reklam
Geri13
57 öğeden 46 ile 57 arasındakiler gösteriliyor.