Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sahra

Herkese merhaba. Okulumuza kütüphane kurmak istiyoruz. Elinizde gönderebileceğiniz ilkokul 1,2, 3,4. sınıf düzeyinde okuma kitapları varsa iletişime geçebilir misiniz?
Reklam
Evimde gördüğüm eşyaların tümü, tecrübelerime harcadığım paradan daha pahalı. Bu benim ne lükse olan düşkünlüğümden ne de maddeye olan bağımlılığımdan. Bazen ihtiyaçlarımı önde tutup kaliteyi göz ardı eden bazen kaliteyi önde tutup estetiği gözden çıkaran biriyim. Belki birçok kişi için bu bile rahatlık olarak nitelenebilir bazıları tarafından. Ama şu da göz önünde bulundurulmalıdır ki bu kadar küçük bir hayati kaygı için çok fazla tercih yapmak zorunda kalıyoruz isteklerimiz ve kabul edilen gerçeklik arasında. Kabul edilen gerçekliği elde ettim. Biraz 'rahatlık', göz ardına atılan hayaller ve yaşam gereklilikleri için aslına bakarsanız çok küçük bir mükafat.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Alois Morgenrot'un kızının gazeteden yapılmış gemileri sevmesine şükretmesinin sebebi taş bebek alacak parasının bulunmamasıymış... Ben de ne sanmıştım! 😒
Küçük deyatlar
Bir kişiyi yaptığın küçük bir hareketle mutlu edebilmen çok güzeldir. Hatta insanı günlük hayatın karmaşasından sıyırıverir. Aradaki bağın kuvvetini gösterdiği gibi mutlu edenin içtenliğini ve mutlu olanın içindeki mütevazi çocuğu hala yaşatabildiğini gösterir. Ama ufak bir riski vardır; yaptığın ufacık hareketle mutlu olabilen biri, çok küçük bir davranışınla mutsuz da olabilir. Eğer o kişinin, o anda hassasça beliren mimiklerini veya ses tonunu, senin zihnin onun hissettiği duyguyu açıkça algılamakta yetersizse ya da sen bunları fark edecek kadar önem göstermiyorsan uzun vadede çok ciddi sorunlarınız olacak demektir.
Reklam
Anın tadını çıkarmak deyimi nasıl oldu da ilkel, basit arzuların tatminine indirgenebildi? Üretmekten bahsederken mesela neden kullanılmaz anı yaşamak söylemi? Sadece bedenin hareketi mi makbulmüş anın tadını çıkarmada?
Bir yanım bahar bahçe, bir yanım Dorian Gray'in Portresi.
Hülyalara dalıp şiirler yazmak istiyorum. Ama böyle... Okurken illa iç geçir, öyle bir şiir. Saat dört sularında, biraz eylül bir de tenimi yakmayacak bir Güneş olsa, hafif sallanan bir hamakta denizin yanı başında... Belki birkaç çocuk olur - daha nerede, nasıl bir gezegende olduğuna aklı ermeyen - toplaşıp akıllı cihazlara değmemiş elleriyle böceklerin, arıların peşinde koşarlar. Esen bir rüzgar ve biraz dalmışlıkla sayfalarım uçuşur belki güzel bir telaş yaşarım.
Selamlar
Gül renkli şaraplar mı şarap renkli güller mi insana değişik hissettiren? Hangisini temele aldığın önemli. Önemliliğini olduğu kadar önemsizliğini de buna borçlu aslında çünkü gül renkli şaraplarla şarap renkli güller insanı çok farklı noktalara götürür. Her ikisinin de farklı etkileyiciliği vardır. Öte yandan gül rengi şaraplarla, şarap renkli güller bir insanı farklı etkilediği gibi; gül rengi şaraplar bir insanı a ölçüde etkilerken, şarap renkli bir gül de başka bir insanı a ölçüde etkileyebilir.
Edebiyata acıktım, menünüzde neler var?
Arkadaşlar, böyle içinden şarıl şarıl edebiyat akan, sanat için yazılmış ama toplumdan veya değerlerden çok uzak olmayan, en azından insan ilişkilerini aşka bağlı kalmadan işlemiş önerebileceğiniz bir roman varsa bekliyorum, çok ihtiyacım var.
Reklam
Batılının "civilization" şeklinde tabir ettiği anlamı biz ilk olarak "medeniyet" diye çevirdik. Daha sonra "uygarlık" da aynı anlamda kullanılmaya başlandı. Medeniyet sözcüğününe çok mantık yürütemeyeceğim ama civilization; sivil kelimesinden - yani toplum ya da toplumu oluşturan bireyleri ifade eden kelimeden- türediyse daha çok toplumsallaşma - bireylerin birlikte yaşaması ya da çoğullaşma olarak yorumluyorum- anlamına geliyor. Toplumsallaşma sözcüğü ise uygar kelimesinden türeyecek uygarlık kelimesinin anlamını tam taşımıyor. Uygarlık daha çok, basit seviyede insandan; kültür, sanat, sağlık, istihdam, hoşgörü, bilim vb. alanlarda üstünleşmiş insanların yarattığı yaşantı gibi bir anlam yansıtıyor. O yüzden uygarlık, aslı civilization olan kelimeyle karşılanamaz. Birbirlerinin anlamını taşımıyorlar.
"Aruz sizin olsun, hece bizimdir, Halkın söylediği Türkçe bizimdir, Leyl sizin, şeb sizin gece bizimdir, Değildir bir mânâ üç ada muhtaç. Ziya Gökalp
Hayır kendindesin.
"Bu duyguyu seviyorum. " dedi. "Bütün uyuşmuşluğu hissediyorsun. Kayıverip gidiyor gibi ama aynı anda bir yenisi geliyor. İlkbaharda iki taş arasından fışkıran su gibi. O kadar yağmur yağmış ki ihtimal vermiyorsun duracağına. 60'ların yabancı müziği, serin hava. Sevmesen de ayaklarının üşümesini, sevmesen de kullandığın gündelik dile iliştirilen yabancı sözcükleri, kendini alıkoyamıyorsun. Ardından biraz alaka istiyorsun bu meseleler arasında. Hiç tanımadığın ama çok iyi bildiğin -hislerinle kendini içine atmaktan çekinmeyeceğini anladığın - o şehirde olmak istiyorsun."
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.