“Afrikalı yerlilerin elbiseleri yoktur. Emperyalistler normal yollarla onların zevklerini değiştiremezler; dolayısıyla yerli halk kendi bez parçalarını üzerilerinden çıkarıp ithal malı kumaş ve bezleri örtünmezler. Öyleyse oraya önce kilise gitmeli ve onları Tanrı’nın ve İncil’in dinine inandırarak hidayete erdirmeli! Bu durumda namus ve haya kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenen Afrikalılar mecburen kalmalı ve elbise giymeli! Bütün bu çabalar, Longshair ile Manchester mencusat ürünlerinin Afrika’ya girişine uygun bir zemin hazırlayabilmek için sarfedilmiştir.”
Aklının almadığı bir bayalığı, düşünmekten bile utandığı bir iftirayı bu kadar tabiilikle müdafaa eden bir insana karşı değil, kendini müdafaa etmek, ona küfretmek bile imkansızdı.
İslam hakkında bazılarının kafasını kurcalayan sorulardan biri de şudur: Nasıl oluyor da,değişen dünya şartları karşısında İslam'ın temel kuralları değişmeden kalabiliyor?