"Birini çok sevince dilsiz kalıyorum, onun tarafından... Oysa ben isterdim ki başa çıkabileyim ağzımdaki, belleğimdeki bu dikenle. Olmuyor. Bir sözcük öğrettin bana, bin sözcükle ANLATAMIYORUM." diyor KKTC'den genç yazarımız Emrah Öztürk.
Oysa ki fikrindekileri, kalbindekileri, gördüklerini ve yaşanmış ya da yaşanabilir duyguları çok güzel anlatmış kitabında. Kitap oldukça samimi, duygu yüklü, hayatın içinden öyküler içeriyor. Öyküler yoğunlukla içsel dünyaların yansımasını anlatır biçimde; yani kurgusal veya fiziksel öğeler yerine iç hesaplaşmalar, gözlemler, duygusal öğelerin anlatımını içerir şekilde.
Kitap beni Kıbrıs'ta görev yaptığım yıllardaki anılarıma götürdü. Lefkoşa, Mesarya Ovası, Baf, Karpaz, Trodoslar, Omorfo (Güzelyurt) gibi yer isimlerini okudukça, sanki Kıbrıs'a tekrar gitmişim de geziyormuşum gibi hissettim.
2012 yılında Homeros Ödülleri Seçici Kurulu Özel Ödülü de alan Emrah Öztürk'ün Türk öykücülüğünde önemli bir yer alması işten bile değil. Öykü severlere, özellikle duygusal yoğunlukların dışavurumu şeklindeki yaşanmış/yaşanabilir öyküleri seven dostlarıma çekinmeden tavsiyemdir.