Tarih, büyük bir· trajediye tanıklık etmiştir. O da, insanın iki boyutlu bir varlık olarak tanınmayışıdır. Tanrıyla İblisi, tabiatta birbiriyle savaşan iki guç olarak koyan diğer «dinlerin aksine, İslam, kainatta tek bir gücün hakim olduğunu, onun da, Allah'ın gücü olduğunu öğretir. Ama şeytan insanın içinde Allah'a karşı. savaşır. İnsan, savaş alanıdır. İslam'ın düalizmi, tabiatta 'değil, insanın içindedir. Tabiatta tek bir esas yürürlüktedir, şeytanda Allah'a tabidir. İslam'da şeytan Allah'a değil, insana, daha doğrusu İnsanın Allah'a meyleden yönüne rakiptir. İnsan; balçıkla ruhtan oluşan, iki boyutlu bir yaratık olduğundan, bunların ikisine de ihtiyacı vardır. Onun inanacağı veya hayatını temellendireceği din veya ideoloji, insanın bu iki yönüne de cevap verebilmelidir. Trajedi, tarihin anlattığı bambaşka hikayede yatmaktadir. Tarih, bütün medeniyetlerin, ya büsbütün ahirete yönelip bu dünyayı görmezlikten geldiğini, yahut da, büsbütün bu dünyaya yönelip ahireti görmezlikten geldiğini .söylüyor.
İslam'ın dünyaya bakışından açıkça anlaşılacağı üzere; insan iki boyutlu bir varlıktır ve bu yüzden, ayni şekilde iki boyutlu yani insanın ruhunda ve insan topluluğunda kendini gösteren bu değişik ve birbirine zıt boyutlarda etkili olabilen bir dine ihtiyaç duymaktadır. İnsan,. ancak bu yolla dengesini bulabilecektir. İhtiyaç duyulan bu din, İslam'dır. Bir dini· anlayabilmek için, onun Tanrı anlayışına, kitabına, peygamberine ve yetiştirdiği örnek insanlara bakmamız gerekir.