Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ayşenur

Ayşenur
@Aysnr_1
Sosyal hesap değil bloknot olarak kullanılmaktadır. İnceleme ve alıntılar bu minvaldedir.
Çukurova Üniversitesi
Adana
350 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
İdeal İnsan
İdeal insanın üç özelliği vardır: Doğruluk, iyilik ve güzellik; bir başka deyişle bilgi, ahlak ve sanat. O, Allah'ın halifesidir. Aşk ve bilgiyle donatılarak yeryüzüne ·sürülmüştür. Her şey onun emrindedir. Melekler bile onun önünde secde etmişlerdir. Allah'ın halifesi, kullukla, emanet yükünü taşıyarak tarihin sonuna ve tabiatın nihai sınırına gelip dayanmıştır. Diriliş başlamak üzeredir.
Reklam
Habil ve Kabil Hadisesine Geniş Bir Bakış 2
Bu kıssayı böylesine ayrıntılı incelememin nedeni, en başta, bu kıssanın sadece ahlaki gayelerle dolu olduğu düşüncesini çürütmek; ikinci olarak da, bu kıs-, sanın, iki kardeş arasındaki mücadeleyi anlatmadığını açıklamaktır. Bu kıssa, insan toplumunun iki kolunu, iki değişik üretim tarzını anlatmaktadır. Bu tarihin; bütün çağlarda ikiye ayrılmış
Habil ve Kabil Hadisesine Geniş Bir Bakış 1
Benim görüşüme göre, Habil'in Kabil tarafından öldürülmesi, tarihin akışını birdenbire saptırmış olan, insanlık tarihinin en önemli olayını temsil etmektedir. Bu kıssa, söz konusu olayı en derin şekilde, bilimsel ve sosyolojik bir yaklaşımla, sınıfa atıfta bulunarak açıklamaktadır. Bu kıssadan çıkarılacak ders zannımca sadece katillik, kıskançlık

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Din ve İnsan
Bu bakımdan din, çamurdan Allah'a varan, insanı kirliliklerden, donmuşluktan ve cahillikten, bayağı çamur hayatından ve şeytani karakterden yüceliğe, canlılığa, görmeğe, ruhun hayatına ve ilahi karaktere götüren bir yoldur. Bunu başarabilen din gerçek dindir: Eğer başaramıyorsa, ya .siz yanlış yolu seçmişsinizdir, ya da doğru yolu yanlış kullanmaktasınızdır. Her iki durumda da sonuç aynı olacaktır. Burada, müslümanla müslüman olmayan arasında herhangi bir farkın olmadığını görüyoruz; hiç biri yolun vardığı hedefi bulamamıştır. İnsanı balçıktan Allah'ın ruhuna ulaştıran yol dindir. Amaç ulaşmaktır. Ama bugün dinin bazı ibadetleri amaç olmaktadır. Namazın kendisi ıslah eden bir araç iken; teknik bilgi boyutuna girildikçe asıl amaç unutulmuştur. Hoca ve imamlar, insanların dini öğrenmesinde bir amaç iken; bugün kustallaştırılıp adeta bir amaç haline gelmişlerdir. Dinin amacı unutlumamalı ve riayet edilmeli. Aksi takdirde insanı balçıktan kurtaramaz.
İnsanın İki Yöne (Dünyevi ve Uhrevi)
Tarih, büyük bir· trajediye tanıklık etmiştir. O da, insanın iki boyutlu bir varlık olarak tanınmayışıdır. Tanrıyla İblisi, tabiatta birbiriyle savaşan iki guç olarak koyan diğer «dinlerin aksine, İslam, kainatta tek bir gücün hakim olduğunu, onun da, Allah'ın gücü olduğunu öğretir. Ama şeytan insanın içinde Allah'a karşı. savaşır. İnsan, savaş alanıdır. İslam'ın düalizmi, tabiatta 'değil, insanın içindedir. Tabiatta tek bir esas yürürlüktedir, şeytanda Allah'a tabidir. İslam'da şeytan Allah'a değil, insana, daha doğrusu İnsanın Allah'a meyleden yönüne rakiptir. İnsan; balçıkla ruhtan oluşan, iki boyutlu bir yaratık olduğundan, bunların ikisine de ihtiyacı vardır. Onun inanacağı veya hayatını temellendireceği din veya ideoloji, insanın bu iki yönüne de cevap verebilmelidir. Trajedi, tarihin anlattığı bambaşka hikayede yatmaktadir. Tarih, bütün medeniyetlerin, ya büsbütün ahirete yönelip bu dünyayı görmezlikten geldiğini, yahut da, büsbütün bu dünyaya yönelip ahireti görmezlikten geldiğini .söylüyor. İslam'ın dünyaya bakışından açıkça anlaşılacağı üzere; insan iki boyutlu bir varlıktır ve bu yüzden, ayni şekilde iki boyutlu yani insanın ruhunda ve insan topluluğunda kendini gösteren bu değişik ve birbirine zıt boyutlarda etkili olabilen bir dine ihtiyaç duymaktadır. İnsan,. ancak bu yolla dengesini bulabilecektir. İhtiyaç duyulan bu din, İslam'dır. Bir dini· anlayabilmek için, onun Tanrı anlayışına, kitabına, peygamberine ve yetiştirdiği örnek insanlara bakmamız gerekir.
Reklam
İslam'a Göre İnsanın Yaratılışından Çıkarılacak Sonuçlar
İslam'ın, insanın yaratılışı konusunda bildirdiklerinden şu sonuçlan çıkartabiliriz· Bütün insanlar, sadece eşit değil; kardeştirler. Eşitlikle kardeşlik arasındaki fark son derecede açıktır. Eşitlik yasal. bir kavram olduğu-halde, kardeşlik aynı fıtratta ve mizaçta olmayı ifade eder. Derilerinin rengi ne olursa olsun, bütün insanlar tek bir
Kadının Erkeğin Kaburga Kemiğinden Yaratılma Meselesine İzah
Değinilmesi gereken bir diğer nokta da, (hiç değilse Arapçadan yapılan-bazı tercümelerde ileri sürülen) kadının erkeğin kaburga kemiğinden yaratılması· meselesidir. Burada «kaburga kemiği, deyiminin kullanılması bir tercüme hatasıdır. Zira kelimenin Arapça ve İbranicedeki orijinali, ·fıtrat, mizaç, yapı,, anlamına gelmektedir. O halde, Havva yani kadın erkekle aynı fıtrattadır, özü birdir. Nietzsche gibi bir büyük adam, kadınla erkeğin bütünüyle bambaşka yaratıklar olduğunu, ancak tarih boyunca bir· arada yaşadıkları için aralarında bazı benzerlikler oluştuğunu söylemiştir. Ona göre kadınla erkeğin ataları birbirinden farklıdır. Hemen hemen bütün bilim adamları ve filozoflar, kadınla erkeğin ayni soydan geldiğini kabul etmekle birlikte, kadının fıtratını küçümsemekten ve erkeği daha üstün saymaktan geri kalmamışlardır. Buna karşılık Kur'an, -Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisin' den pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının.» Ceµ-Nisa/11 buyurumaktadır.
Yaratılışın Hemen Ardından İnsana İsimlerin Öğretilmesinin Mahiyeti
İnsanın yaradılışı tamamlandıktan sonra, Allah vekiline isimleri öğretti. Böylece o, isimlerin sahibi oldu. Bunun üzerine melekler, biz dumansız ateşten yaratıldık, insansa balçıktan yaratıldı. .. Neden onu .bizden üstün tutuyorsun?» dediler. Allah, «Ben sizin. bilmediğiniz şeyleri bilirim,. dedi ve meleklere e:Adem'e secde edin» dedi. Gerçek hümanizm budur. İnsanın yerinin .ve değerinin ne kadar büyük olduğunu görün. Öyle ki, aslında insandan daha üstün olan ve insan balçıktan yaratıldığı halde, kendileri ateşten yaratılmış olan meleklere, insana secde etmeleri emredilmektedir. Allah onları sınar ve onlara isimlerden sorar. Onların bilmediği isimleri Adem bilir. Böylece Adem'in fazileti (ki bu fazilet, isimleri bilmesine dayanır) açıkça ortaya çıkar. Meleklerin Ademi'in önünde secde etmeleri, İslam'ın insan kavramını açıklığa kavuşturacak niteliktedir. İnsan,. meleklerin bilmediği belirli şeyleri bilmekte ve bu bilgi de, - meleklerin başlangıçtaki üstünlüklerine rağmen - onu meleklerin üstüne çıkarmaktadır. Bir başka deyişle, insanın üstünlüğü soydan değil, bilgiden kaynaklanmaktadır.
İslam'a göre insan nasıl yaratılmıştır?
İslam'a göre insan nasıl yaratılmıştır? Önce. Allah meleklere "'Yeryüzünde kendime bir vekil yaratacağım» diye seslenmektedir. İslam'da insana ne büyük bir değer biçildiğini görünüz. Avrupa'nın Rönesans-sonrası hümanizmi bile, insanı böylesine yüceltmeyi hiçbir zaman anlayamamıştır. İslam'a ve bütün inananlara. göre Allah, her şeyden büyük ve
Din ve Dil İlişkisi
O halde, bir din, çağrısını öyle zengin ve çok yönlü bir dille yapmalıdır ki, değişik kuşak ve sınıftan insanlar, bu dilin bir yönüyle çağrıya muhatap kılınabilsin. Tek yönlü bir dil ise, ancak bir sınıf insana seslenebilecek, diğer sınıftakiler için hiçbir değer ifade etmeyecektir. Böylece, belki bir kuşağa ulaşabilecek ama, gelecek kuşaklar bundan yararlanamayacaktır. İşte bµ yüzden, bütün ölümsüz edebiyat eserleri, sembolik bir dille yazılmıştır.
Reklam
Batıl Dinlerin Savunucuları İle Peygamberlerin Farkı
Eğer bu şartları, İsa, İbrahim, Musa, Zerdüşt, Konfüçyüs, ' Büda, vd., gibi gerçek veya sahte peygamberlerin ortaya çıktığı şartlarla karşılaştırırsak, şöyle önemli bir sonuca ulaşırız: İbrahimi çizgidekiler hariç, diğerleri, ,hemen mevcut din-dışı iktidara yönelmişler ve onunla işbirliği yaparak «din»lerini ve mesajlarını kitlelere benimsetmeye çalışmışlardır. Buna karşılık, Hz. İbrahim'den Son Peygamber'e kadar İbrahimi çizgideki peygamberlerin hepsinin görevi mevcut din-dışı iktidarlara isyan etmek şeklinde tecelli etmiştir. Daha görevinin başlangıcında, Hz. İbrahim, putları baltasıyla parçalamaya koyulur: Çağının bütün putlarına savaş açtığını gösterebilmek için baltasını, halkın inandığı en büyük putun tepesine indirir. Hz. Musa'nın görevine başlayışının ilk işareti elinde asası, çoban kıyafetiyle Firavun'un önüne dikilip tevhid adına Firavunculuğa savaş açtığını ilan etmesidir. Aynı şekilde, Hz. İsa da, Roma emperyalizmiyle işbirliği yapan Yahudi din adamlarına karşı mücadele eder. İslam Peygamberi de, risaletinin daha başlangıcında, Aristokrasiye, köle sahiplerine, Kureyş tacirlerine, Taif'li toprak sahiplerine karşı bir mücadele başlatır. İki grubun - İbrahimi peygamberlerle ötekiler karşılaştırılması, söz konusu değişik dinlerin özünü, ruhunu ve kaynağını anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Dinleri Tanıma ve Karşılaştırmada 5 Yöntem
1) Her dinin tanrısı veya tanrıları; yani o dillin izleyicilerinin taptığı mabud. 2) Her dinin peygamberi; yani dinin mesajını ile ten insan. 3) Her dinin kitabı; yani dinin, insanları inanıpuymaya çağırdığı kuralların temeli. 4) Her peygamberin ortaya çıkardığı çevre ve seslendiği zümre. Zira, her peygamber, tebliğini değişik bir biçimde iletmiştir. Biri, bütün halka (en-nas) seslenirken, bir diğeri prenslere ve soylulara; bir diğeri ise aydınlara, filozoflara, seçkinlere seslenmiş olabilir. Böylece, bir peygamber, mevcut iktidarla çatışmazken, bir başka peygamber mevcut iktidarı karşısına alıp, onunla çatışmış olabilir. 5l Her dinin, yetiştirip topluma ve tarihe kazandırdığı, temsilcilik niteliği taşıyan kişiler. Bir fabrika veya toprak parçası hakkında fikir edinebilmek için nasıl o fabrikanın veya toprağın ürettiklerine bakmak gerekirse, aynı şekilde, bir dini de insan yetiştiren bir fabrikaya benzetip onun ürünlerine bakabiliriz
İslam
Din de, bir insan gibidir. Bir dinin düşünceleri, insanları inanmaya çağırdığı düşüncenin temelleri o dinin kitabında toplanmıştır. Dinin biyografisi de, onun tarihidir. Bu durumda, İslam'ı doğru ve net olarak çağdaş yöntemlere uygun bir biçimde öğrenmenin iki yolu vardır. Birincisi, Kuran'ı İslam'ın «düşüncelerinin, ilmi ve edebi ürünlerinin «icmal»i gibi ele alıp incelemek; ikincisi de, İslam tarihini, Hz. Peygamber'in görevini yerine getirmeye başlamasından günümüze kadar olup-bitenlerin «yekün»u gibi ele alıp incelemektir. İslam'ı öğrenip anlamak için bir yöntem daha vardır: Tipoloji yöntemi. Pek çok sosyoloğun etkin bir yöntem olduğuna inandığı tipoloji yönteminde, konular tiplerine göre sınıflandırılır ve bu temel üzerinde birbirleriyle karşılaştırılır.
Sadece inanmak, Rendi başına bir meziyet değildir. Eğer tam anlamıyla bilmediğimiz l:::ıir şeye inanıyorsak, bunun pek az bir değeri vardır. Asıl meziyet, inandığımız şeyleri tam anlamıyla bilmektir. İslam'a inandığımıza göre, doğru yöntemi seçip, onu dosdoğru öğrenmeliyiz.
Peygamberimizin Kişisel Gelişimindeki ((Karakter) İncelikler
yaşadığı çağın ve çevrenin onayını kazandıran her türlü beşer müdahalesinden korumuştur. Bu büyük insan, bütün kalıplan kırmak üzere geldiğine göre, eğer kendisi de bu kalıplar içinde büyümüş olsaydı, görevini hiçbir zaman tamamlamayabilirdi. Sözgelişi büyük bir hekim olabilirdi, ama sadece, Yunan modellerine göre Büyük bir filozof olabilirdi,
257 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.