Ayşe

Ayşe
@Aysssss
Alea iacta est! Vanitas vanitatum homo. Taedium Vitae Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da youtu.be/Q2y30POltkg youtu.be/N0cKkVMyL_A
Ayşe bir yorumu yanıtladı.
"...Erkeklerle kadınların gerçekten konuşmaya başladığını söylemek için henüz erken."
2 previous answer
Ayşe okurunun profil resmi
Burnumuzun dikine gidip , anneleri böyle kandırıyoruz. :)
1 next answer
Reklam
"Yüzlerce yıllık tecrübenin ardından, neden insanlar konuşma­larında hâlâ bu kadar beceriksiz, kaba ve inceliksiz? Sessizliği dost­luğun doğasına aykırı sayan Amerikan toplumunda bile insanların yüzde kırkı neden çekingenlikten, istedikleri gibi konuşamamaktan yakınıyor? Bütün bunların nedeni, konuşmanın hâlâ emekleme dönemini yaşıyor olması."

Reader Follow Recommendations

See All
Kulak
"... Kırılan bir dalın çıtırtısını dinlet bana çocukluğumuzdan dön­düğümüzde. Unuttum yaprakların hışırtısını. Ağaçların uğultusu­nu duymadım yıllardır. Toprağın da bir sesi varmış, unuttum, onu dinlet bana. Rüzgârın iniltisini dinlet. Cama değen, cana değen, toprağa düşen yağmurdan söz et bana. Sonbaharda sokakları dola­şan kuru yaprakların hışırtısını dinlet. Ağır ağır üzerime çöken o koyu sisin sesini dinlet. Elin çenende dışarı bakarken kış başında aniden bastıran karın sesini dinlet. Sessizliğin sesini dinlet, ikimizin arasında gitgide tükenen zamanın ve sonsuzluğun sesini dinlet."
Sayfa 208Kitabı okudu
Ayşe okurunun profil resmi
"Biz ki hiç sarılamadık doyunca. Bir kere bile uyumadık dünyada yan yana. Bir kere bile doymadım sana. Seyretmedim yüzünü bir uykuda. Adımdaki sırılsıklam yağmurda üç defa yürü yalınayak. Kavuşmaktan çoktan geçtim. Bir sarılıştaki titrek nefe­ sini dinlet bana. Bir sabahı karşılayan mırıltını dinlet. Gerinmene cevap veren eklem seslerini dinlet. Boynunu kaşırken çıkan sesi dinlet. Gözlerini ovduğunda yüzüne yayılan o büyülü sesi dinlet. Belki çıkamayız bu ömürden bir daha."
"Hayatta hissettiklerimizi düşünceler biçiminde hissetmediğimiz için, hislerin edebi, yani zihinsel çevirisi bu hisleri anlatır, açıklar, çözümler, ama müzik gibi yeniden oluşturmaz, oysa müzikte sesler sanki benliğimizin yönlenişlerini aynen yansıtır, duyuların o içsel uç noktasını yeniden üretir; bu nokta ara sıra yaşadığımız özel bir sarhoşluğun kaynağıdır ve "Ne güzel bir hava! Ne güzel bir güneş!" dediğimizde, aynı güneş ve aynı havadan bambaşka titreşimler alan yanımızdaki kişiye bu sarhoşluğu katiyen aktarmış olmayız. Vinteuil'ün müziğinde söze dökülmesi imkânsız, neredeyse seyredilmesi yasak, bu tür hayaller vardı; uyumak üzere olduğumuz esnada, bu hayallerin gerçekdışı büyüsü bizi okşadığı zaman, mantığın bizi terk etmiş olduğu o anda gözlerimiz kapanır ve yalnız anlatılması değil görülmesi de imkânsız olan şeyi tanımaya vakit bulamadan uyuyakalırız. Sanatın gerçek olduğu varsayımına kendimi kaptırdığımda, müzik sanki bana güzel havanın veya afyon içilen bir gecenin basit sinirsel hazzından da fazlasını, daha gerçek, daha verimli bir sarhoşluk verebilirmiş gibi geliyordu, en azından sezgilerim bu yöndeydi. Ne var ki, daha yüce, daha saf, daha gerçek bulduğumuz bir hissi bize yaşatan bir heykelin, bir müziğin belirli bir manevi gerçeklikle çakışmaması imkânsızdır; aksi takdirde hayatın hiçbir anlamı olmazdı."
Sayfa 341Kitabı okudu
Ayşe okurunun profil resmi
"Hayatımın belirli anlarında, mesela Martinville'in çan kulelerinin, Balbec'te bir yol üzerindeki ağaçların karşısında veya daha basit bir biçimde, bu eserin başında görüldüğü gibi, bir fincan çay içerken yaşadığım o özel hazza en çok benzeyen şey, Vinteuil'ün güzel bir cümleciğiydi."
Reklam
1,879 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.