Bir ülkenin yöneticilerine, halkların direniş ruhunu korudukları arada bir hatırlatılmazsa, bu ülke özgürlüklerini nasıl muhafaza edebilir? Bırakalım silaha sarılsınlar.
Toplumun gücü büyük ölçüde, insanlann siyasete müdahil olabilmeleri, karşı çıktıkları değişiklikleri durdurabilmeleri ve temel toplumsal ve siyasi taleplerini dayatabilmeleri için "kolektif eylemde" bulunabilme sorununu çözmeleriyle alakalıdır. Kolektif eylem sorunu, bir grup insanın siyasal eyleme katılmaları çıkarlarına olduğu halde, grup üyelerinin bireysel olarak "çaba harcamadan sonuca ortak olmak istemeleri", kendi işlerine bakmaları ve grup çıkarlarını korumak için gereken gayreti göstermemeleri, hatta olan bitenden haberdar olmamalarıyla ilişkilidir.
"Çok düşündüm, biliyor musun, insana aç mısın diye yalnızca yuvasında sorarlar, eğer bir kadın sana aç mısın diye sorarsa bil ki orası senin yuvandır."
Osman bunu anlamıştı; sen durursan ve zaman yürürse ölüyordun, sen yürürsen ve zaman durursa deliriyordun; her değişim bir duruşla mümkündü, bütün keskin değişimler bir duruşla gerçekleşiyordu.
Beni muhtac kıldıklarından ve param da olmadığından buna karşılık olmak üzere mecburen geleceğimi satışa çıkartıyorum. İşte modern kölelik ve "kölelerin özgürlüğü" dedikleri bu!
Hacca gidenlerin çoğu ömrü boyunca hiçbir kayda bağlı kalmadan, sorumsuzca içinden geldigi gibi bütun haltları yiyen kimseler!
Şimdi ise bir ayağı çukurda ölümün pençesine yakalanmışken, ömrünün son demlerinde
Münker ve Nekir'e haraç vermek için oraya gelmişler. Kendileri haramları terk edince değil; haramlar onları terk edince gidiyorlar hacca ki geride kötü amelleri kalmasın, her şey tertemiz olsun! Döndükten sonra ölsünler ki öteki alemde
"Evet, bunlar haccı hakkıyla eda ettiler." desinler diye! Böylece boynumun borcu olan bir farzı daha eda ederek boynumdan atmış
oldum(!) desin diye...