Sıfır noktasındaki kadın..
İnsan bu noktaya geldiğinde,daha doğrusu getirildiğinde ölümü kurtuluş olarak görüyor, tıpkı idam mahkumiyetinden kurtulma şansı varken ölümü arzulayan karakterimiz Firdevs gibi.
Firdevs’in bu noktaya gelene kadar ki yaşadıklarının en acı olanı; küçücük bir çocukken istediği sadece biraz sevgi daha da ne olabilir ki; Çikolata mı, oyuncak mı, masal mı... ?
çocuklar bu hayatta en masum şeydi, ama onun masumiyetini cinsel bir objeye çevirip bedenini kullanan şerefi olmayanlar da çoktu...
İnsan ruhunu parçalayan şeylerden biriydi dayak, suratına, sırtına, karnına inen güçlü eller...
kadın zaten zayıf olandı, neyin kanıtıydı bu ve insan ne suç işleyebilirdi ki bu kadar dayak yemek için...
ama sebep aramazdı zaten o şerefsizler.
Firdevs iyi bir fahişeydi, başta babası, amcası, kocası öğretmişti ona fahişe olmayı.
Yani Firdevs’in bedenini kullanan bütün erkekler onun ruhunu öldürmüştü, artık yaşamasının bir anlamı yoktu.
Ve ben, bir kadının bunları yaşamış olmasından,
okuduğum bu hikayeden çok etkilendim..
okuyun.