Külhân

Külhân
@Bayundur_Han
ʍûȶû ӄǟɮʟɛ ɛռ-ȶɛʍûȶû
Lisans
Türk Turanı’nın ve Beş Şartın Olduğu Her Yer
17 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Sizler hep; İnsanın zor bela kaslarını oynatarak gülümseyen yüzüne takıldınız. Hiçbir zaman, içinde bir başına kalmış yüreğine bakmadınız. Oysa İlk hediyesini çöpten almış bir insandan ne beklenirdi ki. İşte bu yüzden sizler hep kaybettiniz. Kaybettiniz... ***
Reklam
“Çölde çiçek oldum, çemende naxış, Şimşekde od oldum, buludda yağış Sirli bir göz gördüm, nurlu bir baxış, Çevrildim çeşmeye, qarışdım çaya, Seni sevmek üçün geldim dünyaya.
“ Hani kanatlarımızın arasında ki yaralara dolacaktık. Hani hasretimizle yanıp, alevlenen yüreğimize su olacaktık. Hani, ta uzak yollarda kesiştiğin prense, gül olacaktın. Ama içimde yanan hasretimle ben, baktım duruyorum artık senin yollarına. Yanlızlık bir ölüm sanki…”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...Kaderin de heveslerimi kursağımda bırakmalarını biliyordum. O kadar kanlıydı ki o, kanın kokusunu buram buram almak gibiydi. Birşeyin kursağında kalmasını bilirken birisine bunu yaşatmak peki. Bu çok acıydı ve öylesine ızdırap gibiydi ki hayattan soyutlaştırrken kendini, bir tarafın cayır cayır yanar böyle kemiklerin korlaştığını hisseder diğer tarafın ise ilk keskin bıçaklarla derin kesikler attıktan sonra kör bir testereyle en uçdan başlayarak yavaş yavaş doğrandığını görmek, hissetmek ve üç harfe bile sığmayan acı, cehennem iniltisiyle kapışan sesi haykırmak gibiydi... Ve bunları yaşarken diri diri gömülmeyi rica etmek ... ***
"ALLAH SANA ZAFER VE FETHİ NASİP EDENE KADAR SENİN ÖNÜNDE KILIÇ SALLAMAK VEYA ÖLMEK ÜZERE..!"
Reklam
*** Öylesine derinden ruhuma üfleyen... Bir, Ney'im kaldı benim. Kimi zaman rüzgarıyla zemheri kışımı getiren... Kimi zaman ise güneşiyle ücralarıma kadar uzanmış buzlarımı eriten... Öylesine derinden ruhuma üfleyen... Bir, Ney'im kaldı benim."
Bazı şeyleri ise GÖNÜL söyleyebilir...
*** O çok farklı biriydi, eşsiz. Kimseyle eş tutamadığım, tutmalara kıyamadığım birisiydi. Gözlerinden yüreğime akan bir şey vardı, bir akım. Ondan çok seviyordum belki de. Evet evet, bakışlarını çok sevdiğimdendi bu içimdeki hisler. Kelebek hissi. Bir gülüşü bir kelebekti. Onu öpmek bulutlara dokunmak gibiydi, ona dokunmaksa cennetti. Onun yanında olduğumda "cennet bu dünyada bir yerde, yanımda" derdim. O benim ütopyamin kahramanıydı. Bazen ütopyamdı. Hepimizin hayatında "giderse acıtır bu beni, gitmesin" dediğimiz insanlar vardır ya, o da benim için öyleydi. Gün gelecek, ben ondan gidecektim. Gün gelecek çok uzaklara gidecektim ama o hiç gitmeyecekti. Giderse en çok ben üzülürdüm. Doğru yolu bulmakta, iyiyi seçmekte zorlanırdım. O zaman doğrum olur, en güzel iyilik olurdu. Mesela her şeyini ayrı severdim. Bakışlarını, gülüşlerini. Gülüşleri güzeldi, bana bir başka gülerdi. Seni sevecek yüreğim ama şimdi değil der gibi gülerdi. Bekle derdi gülüşleriyle, ben de beklerdim. O güzel bir melodiydi, dakikalar süren ama huzuru en küçük zerrene kadar hissettiren bir melodi. Benim hayatımın melodisiydi belki de. Yanında olmanın huzur olduğu zamanlar kadar güzeldi işte hayat, birlikte içilen bir bardak çay gibi, nefes gibiydi. O güzel yerde yanımdayken, aklımdan geçerken tüm hisler, kelebekler midemde hareket ederken "hadi, dedim sevgilim, biraz daha sarılalım. ***
"Sürekli fikrümde olupdur, Allaha ki niyetüm Nişan-ı taştan dönmeye dur, Allah'tandır gayretüm."
İşle mi yoksa direnişle mi? Sence bu nasıl olur Külhân? Anlayamadım işte... Yoksa bende öyle birşey yok diye mi? Ama ben dökmedim mi anlattımadım mı, içimdeki yüreğimi kanatan sivrilerin anısını ? Tamam ben anlatmak istemesem de, bunu ruhum kabullenip, bedenim dökmedi mi birazda olsa olanları. Bazı izin, yaranın ve bende varım demeye yüz tutmuş birkaç kırışıklıkların yaşadıklarını... anlattı Külhân. Peki benim istemem hak değil mi? Bu kadar sevip yaşadığını yaşadığım bilmek... Beraber oralara, o âna giderek izlemek ve hafif tebessümle göz bebeklerimizi kesiştirip sadece gözyaşlarımızın muhabbet etmesini istemek... Söylesene Külhân ? Düşünsene ! Onun , yaşaran gözlerime değdiği çocukluğu, bir yeri acıyınca anne diye annesinin bacağına sarılışı, birşeye sinirlenince ortalığı dağıtması belki babasına şımarıklık yaparken ona içten gülümsemesi belkide o güzelim kızın büyüdüğü ve üniversite zamanında olanlardan bıkarak kendisinin yanlızlaştığını hissedip, bir köşede sesi öpülesi hıçkıra hıçkıra ağlayışı, ağlayışlarını... Yeter artık deyişlerini düşlemek, hayal ettikçe ona daha çok aşık olmak güzel olmaz mıydı ? Neden sessizsinnn.. İşte bunu anlayamıyorum. Konuşsana Külhân ? Bir çift cankulağın gidip geri dönmesi mi şehvetli ? Yoksa değer verilen bir çift dudağın oynamaması mı metanetli ?
*** "Herşey birer birer gelirken başıma, Gidenim olduda sen kaldın yanıma. Başımız sağolsun derken dertli başıma. Nasıl oldu bilemezsin, bilemezsin. Kelebeklerin doldu yaralı kanatlarımın aralarına." ***
Reklam
Heder olmuş gençliğim var benim. Hıçkıra hıçkıra ağladığım geceler, bir o kadar sahtesine gülüşlerim var benim. Küfredercesine haykırdığım gündüzler, sabahları olmayan gecelerim var benim. İhanet görmüş gözlerim, yalan duymuş kulaklarım var benim. Keşkeklerim, kırgınlıklarım, sessiz kalmış haykırışlarım var benim. Acılarımı kimse hissetmesin diye attığım kahkahalarım var benim. Dedim ya öldürdüğüm duygular, dar ağacına astığım umutlarım var benim. Uzun lafın kısası Kûlhân. "Bedeli ağır ödenmiş gençliğim var benim."
6.Bölüm
"Ne zor şey insanın hissettiklerini söyleyememesi. Ne zor şey severken susmak. Bu ömür bu susmalar için fazla kısa değil mi? "
"Göremezsin ruhumun gizli, Derin derin köşelerini. Göremezsin göremezsin.,"
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.