Bayram Tosun

Bayram Tosun
@Bctsn
Yalova - Ankara
39 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
«Kitap gibi konuşuyorsun demekle ne demek istiyorsun?» «Söylediğimi. Kitap olmaya çalışıyorsun karşımda, konuşarak kitap yaratmağa kalkıyorsun. Oysa kitapların üstüne cümleler kurmakla yeni kitaplar yazılmaz.»
Sayfa 148 - AliKitabı okudu
Reklam
Karı kocayı giderek evlilikten daha önemli bağlar bağlamalı, bir apartman, birkaç çocuk, edinilmiş eşyalar gibi. Mevhibe hanımın evinde babasından kalma eşyalar vardı. Babası öldükten sonraki paylaşmadan kendine kalanlar. Ama içinde hiç yaşanmayan baba evinde o kadar çok eşya vardı ki yine de çok eşya düşmüştü Mevhibe'ye. Bu eşyaları değiştirmesi de söz konusu olamazdı tabiî. Eşya verilmez, soyunu inkâr etmek gibi bir şey bu. Đnsanın soyunu sopunu sahip olduğu eşyalar belirler. Örneğin Salih hayatta başarı kazandı ama, ailesinden kalma bir tek eşya yok bu evde, bu da onun ailesinin iyi bir aile olmamasından. Babadan kalma bir koltuk bile insanın bir ailesi olduğunu, piç olmadığını ele güne ispatlar.
Sayfa 138 - MevhibeKitabı okudu
Çocukluğunda, kendisini sık sık bahçede kucağında gezdiren, Olcay'a simit, seker, çiklet gibi şeyler alan kapıcı Rüstem efendiyi hatırladı. Bir gün, kapıya geldiğinde Rüstem, ansızın içten gelen bir coşkuyla Rüstem'e koşmuş, bacaklarına sarılarak, pantolonunun dizlerini öpmüştü. Niçin yapmıştı bunu? Annesi çok kızmış, pis, demişti. Rüstem'in
Sayfa 122 - OlcayKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mademki değişmez bir dünyaydı bu. Mademki bu çocuklar hep yağmurlu kaldırımın üstünde dileneceklerdi bu dünyada, o zaman Olcay bu çocukları renkli balonlara bağlayıp Kafdağı'nın ötesine uçuracaktı. Babaannesinin hiç bıkmadan anlattığı, Olcay'ın hiç bıkmadan dinlediği masallarda, Kafdağı'nın ötesinde, şehzadeler vardı, bunlar fakir kızlarla evlenip onları murada erdiriyor, hep birlikte kerevete çıkıyorlardı. Orada, yoksul çoban, kralın üç sorusuna doğru cevap verince prensesle evleniyordu. Orada öksüz çocuk bir taşın üstüne ağlayarak oturup of! deyince, bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir dev çıkıp öksüz çocuğa saraylar armağan ediyordu. Yoksul balıkçının gölden çıkardığı balığın midesinden bir dilek yüzüğü çıkıyor, dilek yüzüğünden çıkan periler yoksul balıkçının kulübesini şato yapıyordu. Babaannesini severdi Olcay. En çok da, sevgisizlik duvarının yıkıldığı bir Kafdağı'mn masalını anlattığı için. O anası gibi, umursamaz bir el hareketiyle, yoksul çocukları hep yoksul olmaya mahkûm etmiyor, onları prenses, prens, kral yapıyordu. Renkli balonları da çok seviyordu. Renkli balonlar, bir anda patlayan güzellikleriyle babaannesinin masalları gibiydiler. Yine de çocukları Kaf-dağı'nın ötesine uçurabilirlerdi belki.
Sayfa 117Kitabı okudu
«Balon diye tutturursan fena yaparım.» Çok severdi Olcay balonları. Büyük, renkli balonları. Ne zaman elinde renkli balonlarla bir baloncu görse, içi balonlar gibi hafifler, onlarla göğe, bu sıkıntılı sevgisizlik duvarını aşıp ötelere uçacağını sanırdı. Bir balon için saatlerce yalvarırdı anasına. «Ne olur anneciğim, bana bir balon al, ama ne
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
"Kendi ocağındaki yoksula hayrı dokunmayanın âlemin öksüzüne ne hayrı dokunurmuş?»
Sayfa 110Kitabı okudu
Babası, yorgun yolculuklarından döndüğünde, anası bahçeye masa kurar bir Yeni Rakı parasına kıyar, babasına ciğer kızartır, salatalık soyar, beyaz peynir, kavun kordu önüne. Mevsim kış ise, sobanın üstünde pastırma buğu yapardı şerefe. Soba, eski, kalın duvarlı evi çok iyi ısıtırdı, ve babası kafayı tütsülediğinde hep emeklilik düşleri kurar, rahat yüzü görecekleri günleri anlatırdı sevdiklerine. Babasının yazları, zerdali ağacına astıkları ampulün verdiği sahte masal havası içinde anlattığı, emekliye ayrılıp da çocukları da adam olduğunda sahip olacakları «kendi evlerinin», «kendi bahçelerinin» gün doğduktan sonra uyanmaların, yatakta gazete okumaların, her gün meyve, et yemelerin masalı güzeldi gerçekten.
Geri14
67 öğeden 61 ile 67 arasındakiler gösteriliyor.