Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bergen

Özleme bir diyeceğim yok. O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. O tek güzel yönü bekleyişlerimizin. İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı, Yaşantımız özlemlerle güzel. Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin. Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem. Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz. Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, Yine seni özlediğim içindir. Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
Sayfa 123
Reklam
Ve eğer başka biri olmak istiyorsan, çok özel ve başka biri... O zaman kendin ol!
Sen insanlara muhtaç değilsin, insanlar sana muhtaç... Sen özel yaratılmış insanlardansın, niye bunun değerini bilmiyorsun, niye o kahrolasıca ameliyathanede durduğun gibi, bir tanrı gibi durmuyorsun şu hayatın içinde... Son cümlelerde sesi aniden yükselen Aydan, durup kırık bir sesle ekledi: - o zaman her şey o kadar farklı olurdu ki...
Sayfa 196Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"bir şey daha diye devam etti josef breuer, bertha yalnızlığımı azaltıyor. kendimi bildim bileli içimdeki boşluklardan korktuğumu hatırlıyorum. bu yalnızlığım insanların var ya da yok olmasıyla ilgili bir şey değil. ne demek istediğimi anlıyor musunuz? “ah, bunu benden iyi kim anlayabilir. zaman zaman, var olan en yalnız adam olduğumu düşünürüm. dediğiniz gibi bunun, insanların varlığı ya da yokluğuyla ilgisi yok, üstelik yalnızlığımı elimden aldıkları halde gerçekten benimle olmayanlardan nefret ederim.” “ne demek istiyorsunuz friedrich? sizinle nasıl olmazlar?” “benim için aziz olan şeylere değer vermeyerek! bazen yaşamın o kadar içini görebiliyorum ki birden doğrulup çevreme baktığımda kimsenin yanımda olmadığını, bana eşlik eden tek şeyin zaman olduğunu görüyorum."
Sayfa 321Kitabı okudu
İradenin geriye doğru çalıştırılamayacağı demek, iradenin yetersiz olduğu demek değildir! Tanrıya şükür, tanrının ölmüş olması demek, var olmanın amacı olmadığını göstermez! Ölümün geliyor olması, yaşamın değerli olmadığı anlamına gelmez.
Sayfa 271Kitabı okudu
Reklam
"Ben de sizin gibi neden korkuların geceleri hüküm sürdüğünü düşünürüm. Bunun üzerine yirmi yıl düşündükten sonra korkuların karanlıktan doğmadığını anladım; korkular da yıldızlar gibi hep oradadırlar ama gün ışığı onları gizler."
Sayfa 245Kitabı okudu
"Hastalarımın ölmesine asla alışamayacağım. " "Umarım hiçbirimiz alışmayız." Diye içini çekti Freud.
İyi ve kötünün göreceliği, ****kişinin ahlaklı yaşayabilmesi için kendisini toplum ahlakından kurtarması gereği****, hür düşünenlerin dini hakkında konuşurduk.
Benim bütün hastalığım, yirmi yılda bütün kasabada bir akıllı insan bulabilmem ve bu bulduğum kişinin de bir deli oluşudur. Benim hiç bir hastalığım yok. Ben sadece çıkışı olmayan bir kısırdöngüye düştüm.
Hem her türlü zor ve baskının toplumca akla yakın ve uygun bir zorunluluk sayıldığı, buna karşılık, örneğin aklama kararı gibi yumuşak ve acıma duygusu taşıyan bir işlemin, doyurulmamış ve intikamcı bir takım duyguların patlamasına yol açtığı bir anda adaleti düşünmek gülünç bir şey değil midir?
Reklam
20. yüzyıla kadar Avcı/ yiyecek toplayıcı olarak kalmış olan bu az sayıdaki insan topluluğu, yerlerini yiyecek üreticilerine kaptırmaktan kurtuldular çünkü yiyecek üretimine elverişli olmayan bölgelerde, özellikle çöllerde ve Kuzey kutup bölgesinde yaşıyorlardı, içinde bulunduğumuz 10 yıllık zaman diliminde onlar bile uygarlığın büyüleriyle baştan çıkarılmış, bürokratların ya da misyonerlerin baskısıyla yerleşik düzene geçmiş olacaklar ya da mikroplara yenilecekler.
Sayfa 126Kitabı okudu
Bulut geçti Gözyaşları kaldı çimende Gül rengi şarap İçilmez mi böyle günde, Seher yeli eser yırtar eteğini gülün Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Şunu söyleyebilirsiniz insan için: Kuramlar değişip yıkıldığı zaman, düşünce okulları, felsefe ve inançlar, kimi milliyetçi, kimi dinsel, kimi ekonomik konudaki dar ve karanlık düşünce yolları önce gelişip sonra parçalandığı zaman, insan ileri doğru uzanır, sendeler, acı duyar, bazen de hatalar yapar. Adımını attıktan sonra bazen gerisin geri kayabilir ama, en fazla yarım adım geriye kayar asla bir adım kaymaz. Kesinlikle inanabiirsiniz buna. Kapkara uçaklardan pazar yerine bombalar yağarken de, tutuklular domuz gibi üst üste tıkıştırılırken de, ezilen gövdeler pis pis akıp toza toprağa karışırken de emin olabilirsiniz bundan. Şu yüzden emin olabilirsiniz: Eğer ileriye o adım atılmamış olsaydı, o sendelemenin acısı insanın içinde hâlâ canlı olmasaydı, bombalar düşmez, gırtlaklar kesilmezdi. Siz asıl bombalar bombalayanlar sağ olduğu halde bombalamanın kesileceği andan korkun. Çünkü her bomba, ruhun henüz ölmediğinin kanıtıdır. Mülk sahipleri sağken grevler durmuşsa... ondan korkun işte. Çünkü ezilip bastırılan her grev, bir adım atıldığının işaretidir. Şundan emin olabilirsiniz... korkulacak zaman, İnsan'ın bir ülkü uğruna acı çekmeyi ve ölmeyi reddettiği zamandır. Çünkü bu bir tek nitelik İnsan'ın temelidir. Bu bir tek nitelik, evrende benzeri olmayan İnsan'ın ta kendisidir.
Sayfa 184
Banka dediğin insana benzemez. On beş bin dönüm toprağı olan insan da insana benzemez zaten. Canavardır.
Sayfa 42
148 öğeden 121 ile 135 arasındakiler gösteriliyor.